Osmanoğulları’nın taşıdığı sıfatlardan biride Halife-i Müslim’indir “Müslümanların Halifesi”. Bir rivayete göre Halife lll. Mütevekkil, Yavuz’la İstanbul’a döndükten sonra, Ayasofya Cami’sinde yapılan bir merasimle hilafeti Osmanoğulları’na devretmiştir. Ama Yavuz Sultan Selim’in Halep’teki ilk Cuma Hutbesinde Halife ilan edildiği muhakkaktır. Böylelikle İslam dininin başkanlığı Osmanoğulları’na geçmiştir. Cuma Hutbesinde adı zikredilirken “Hakimul-Haremeyniş = Mekke ile Medine’nin Hâkimi” diye zikredilmiş, ancak Yavuz Sultan Selim hemen müdahale edip "Hâkim" kelimesini “Hadim = Hizmetkâr” şeklinde değiştirmiştir. Böylelikle ilk Türk Halifesi Yavuz Sultan Selim, sonuncusu olan ll. Abdülmecid’de yalnız Halife’dir, Padişah değildir. Osmanoğulları Halifelik sıfatını tam 408 yıl, 6 ay, 6 gün taşımıştır.
Osmanoğulları’nın büyüklüğü araştırıp okudukça ortaya çıkar. Öyle ki, Osmanlıda kanun yoktu diyenlere güzel bir cevap vermek isterim. Sultan Süleyman büyük atası olan Fatih Sultan Muhammed’in (Mehmed) Fatih kanunnamesinin yerine yine onu esas almakla beraber teşkilat kanununu getirmiştir. Kanun-Name-i Sultan Süleyman’da Ceza hukuku şu şekilde anlatılmıştır: “Her kim bu ceraim ’den birisi ile mücrim ola, mukabelesinde tayin olunan ukubetle muakab olunur”. Yani “Ceza hukuku bakımından, bütün herkesin birbirine eşit olduğu hepsinin aynı cürümden aynı cezayı göreceği” şeklindedir.
Buna istinaden büyük tarihçi rahmetli İ.H. Danişmend şöyle der: “Her halde bu vaziyet XVlll. asrın sonlarında Fransız ihtilalinden çıkan müsavat (eşitlik) esasının Osmanlı’ya ancak XlX. asırdaki Tanzimat döneminde girebilmiş olduğunu iddia edenlerin yüzlerini kızartmak lazım gelecek bir vaziyettir. Şahsi hukuk itibariyle sınıf ve mevki bakımından da, Osmanlı İmparatorluğunun teşekkülünden beri tatbik edilmiş en eski esas mahiyetindedir”.
Bu büyük kanun değişikliği Sultan Süleyman’a Kanuni unvanını verdiği gibi dünya tarihinin en büyük hukukçuları arasına da koymuştur. Bugün Amerikan Kongresi’nin Temsilciler Meclisi olan toplantı salonunda büyük kanun yapıcılarının arasında yerini almış ve büstü asılmıştır.
Osmanlının haşmetli dönemleri Avrupalı tarihçilerin dikkatini çok cezbetmiştir. Mesela dünya tarihi yazmış olan Belçikalı Henri Pirenne gibi yeni ve eski müellifler Osmanlının bu dönemlerde Almanya İmparatorluğu, Rusya İmparatorluğu, Lehistan Krallığı, Venedik Cumhuriyeti gibi büyük devletlerden vergi alması ve Fransa krallığını himayesi altında kabul etmesi gibi önemli olayları yazarlar.
Kral Ferdinand için çalınan Macaristan Krallık tacı küçük Bali Bey tarafından, ele geçirilip bir Yeniçeri Sekbanbaşısının eliyle gerçek sahibi olan Macaristan Kralı Szapolyan’ın başına giydirilmiştir. Osmanlı protokolünde ancak sancakbeyi (Tümgeneral) derecesinde olan bir Yeniçeri generalinin Macaristan Kralı’na tac giydirmesi, Osmanlı-Türk tarihinin “UNUTULAMAZ” hadiselerinden biri olarak tarihteki yerini almıştır.
Rahmetli büyük tarihçi Yılmaz Öztuna Hocamız (bence en iyi Osmanlı Tarihini yazan kişidir) şöyle demektedir: “1528 Osmanlı’sının gayri safi milli hasılasını 80-100 milyar dolar tahmin ederek şöyle devam ediyor, 1528 Osmanlı’sının nüfusu 50 milyondur daha fazla olduğunu sanmıyorum. Bu suretle her fert başına 2 bin asgari tahminle 1600 dolar olabileceğinin ortaya çıktığını yazıyor”. Bu rakam ABD’nin XX. Asrın başlarında, Batı Avrupa’nın İkinci Cihan Harbi’nden sonra ulaştığı her fert başına gelirdir.
Sevgili okuyucularım yazının devamı bir sonraki yazı olan Osmanoğulları - 3 - olarak yayınlanacaktır.
Kalın sağlıcakla.
Kaynaklar:
Yılmaz Öztuna Büyük Osmanlı Tarihi
İ.H. Danişmend Osmanlı Tarihi
İ.H. Uzunçarşılı Büyük Osmanlı Tarihi
Hammer Büyük Osmanlı Tarihi
Kadir Mısıroğlu Osmanlı Tarihi
Nicolae Jorga Osmanlı Tarihi
İbnü İlyas C.lll Sh.19-20