Suruç, Adıyaman, Ceylanpınar ve İstanbul’da terör 36 can aldı. Adana’da da bir İmamın infaz edildiği söyleniyor. Yaralı sayısı ise çok daha fazla. Öncelikle ölenlerin ailelerine başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Suruç saldırısıyla bu gençlerin canından ziyade çok daha fazla şeylerin amaçlandığı görülmektedir. Ne yazık ki, kin ve öfkenin esiri olan bizler bu oyunları göremiyor ve bize gösterilen istikamette ilerliyoruz.
Bombanın patlamasından hemen sonra, daha yaralılar hastaneye kaldırılmadan suçlamalar ve hedef göstermeler başladı. 32 ailenin ocağına ateş düşmüşken, annelerin gözyaşlarına saygı gösterilmeden hemen siyasi istismarlar ve tehditler başladı. En çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyulan böyle bir durumda silahlanma ve savaşa davetiye çıkaran açıklamalar yapıldı.
Ölen-öldürülen her can değerlidir. Kurban seçilen bu canlar üzerinden Türkiye’nin rehin alınmak istendiği veya Suriye’ye dönüştürülmek istendiği görülmektedir. Suriye’de yaşanan iç savaş bu topraklara taşınmak istenmektedir. Ve maalesef bizler de bilerek- bilmeyerek bu oyuna alet olmaktayız. Söndürülmesi gereken bu olayların üzerine benzin dökülmekte ve fitne ateşinin yayılmasına çalışılmaktadır.
Olaydan birkaç dakika sonra olayın faili ve işbirlikçileri! Açıklanmakta ve ülkenin her tarafında protestolar yapılmaktadır. Sosyal medyada intikam yeminleri edilmekte ve istenmeyen bütün parti, cemaat, STK ve muhalif yapılanmalar DEAŞ taraftarları olarak suçlanmaktadır. Bu akıl tutulması değil de nedir? DEAŞ kendisi dışındaki tüm İslami yapılanmaları tekfir edip saldırırken, en büyük zararı bu topraklara ve Müslümanlara verirken; insanları ve İslami yapıları zorla DEAŞ tarafına itmenin akıllı bir açıklanması olabilir mi?
Daha olayların başlangıcında IŞİD’ın, bölgeyi yeniden dizayn etme aracı olarak kullanılacağına ve IŞİD üzerinden Tayyip Erdoğan, Mesut Barzani, Abdullah Öcalan ve Kürt halkını istedikleri istikamete çekmek istediklerine dikkat çekmiştik. ABD ve işbirlikçileri bu projelerini adım adım uygulamaktadırlar. Bakın Suruç saldırısından hemen sonra İncirlik Üssünün Suriye saldırılarında kullanılmasına izin verildi. Allah aşkına! ABD ve işbirlikçileri Esad’ı devirmek için Suriye’ye girmemişler miydi? Peki, muhaliflere karşı 2000 hava saldırısı yapan ABD, Esad güçlerine karşı bir tek hava saldırısı yapmış mıdır? Fitnenin kaynağı ABD ve işbirlikçileridir. ABD, yerinde kalmasını istediği Esad için Türkiye’nin de ikna olmasını istemektedir. Suriye topraklarında istediği güçlere karşı, İstediği zaman ve istediği sınırlarda Türk askerini kullanmak istemektedir. İncirlik Üssü’nü dilediği şekilde kullanmak istemektedir. Kısacası eskiden olduğu gibi, bütün yapılarıyla Türkiye devletini kendi emir ve komutası altına almaya çalışmaktadır.
Allah için herkes insafa gelmeli, akıl ve vicdanını harekete geçirmeli ve ikiyüzlü tavırlardan kaçınmalıdır. Senaryosu ve menfaati emperyalistlere ait olan bu oyunlar, bizim topraklarda sergilenmekte ve bizim kan ve gözyaşlarımızı akıtmaktadır. Dillerimiz, inançlarımız, mezheplerimiz, partilerimiz, ideolojilerimiz farklı olabilir. Ama her şeyden önce insanız ve insanca davranmalıyız. Her insanın canı, inancı, aklı, nesli, malı… Değerlidir ve saygı görmelidir. Hiçbir farklılık düşmanlık yapmayı gerektirmiyor. Başkalarının çıkardığı fitne ve kavgaya taraf olup, kavgayı daha da büyütmemeliyiz.
Emperyalistler ve şeytani güçler, insanlar arasında daima sorun ve çatışma olmasını isterler. Hiç kimse emperyalist güçlerin bizim, mazlum insanların özgürlüğünü ve iyiliğini istediği gafletine düşmesin. Onlar ancak halkları ve ülkeleri sömürerek, çatıştırarak zengin ve egemen olurlar. İnsanı öldüren silahları, kimyasal silahları kimler üretiyor?
Biz bu coğrafyanın insanları, bütün farklılıklarımızla kardeş ve komşuyuz. Aramızda Adalet ve barışı diyalogla, uzlaşarak sağlayabiliriz. Böylesine hassas dönemlerde dilimize ve hareketlerimize çok daha fazla dikkat etmeli yapıcı ve barışçıl bir dil kullanmalıyız.
Sağduyu, barış ve kardeşliğin egemen olacağı bir dünya dileğiyle…