Temizlik her şeyde zaruridir. Muhakkak İslam dini, bedenlerimizin temizliğine, yaşadığımız evlerin temizliğine, namaz kıldığımız mescitlerin, çalıştığımız iş yerlerinin, giydiğimiz elbiselerin temizliğine önem vermiştir. Allah’u Teala bazı ibadetlerin kabul edilme şartı olarak temizlik ve tahareti ön görmüştür. Namaz ancak taharet ile temizlik ile kabul edilir. Allah’u Teala Kuranı Kerim'in şu ayetinde Diyor ki “Ey iman edenler namaza kalktığınız zaman Yüzlerinizi ve ellerinizi dirseklerle beraber yıkayınız. Başınızı mesh edin. Ayaklarınızı topuklara kadar yıkayın. Eğer cünub iseniz yıkanın” -Maide 6- Namazın kabul edilme şartlarından biri de namaz kıldığımız yerin temiz olmasıdır. Ayrıca giydiğimiz elbiselerinde temiz olması gerekir. Kuranı Kerim'e dokunmak ve Onu okumak içinde temiz olmak gerekir. “Vakıa süresi”
Resulullah (SAV) hem Müslümanın cesedinin hem elbiselerinin temiz olmasına şiddetle Özen gösterirdi. Ağız ve diş temizliğine yarayan misvak içinde, ‘o bir temizlik aracı ve Rabbin rızasını kazanmak için bir vesiledir.’ derdi. Eğer ümmetim için bir zorluk olmasaydı Her namazda misvak kullanmalarını onlara emrederdim. Misvak genelde erak ağacından yapılıyor. Misvak’ın yerine geçen diğer temizlik araçları da aynı görevi görüyor. Her ne kadar misvak da bulunan faydalar, diş fırçalarında Yoksa da yine de diş temizliklerinde faydalıdır. Abdullah oğlu Cabir diyor ki, “Peygamber(SAV), camiye geldiğinde saçı dağınık bir adam gördü ve saçlarınızı düzeltseniz olmaz mı?” dedi. Elbiseleri kirli olan bir adamı da görünce su yok mudur ki elbiselerinizi yıkasanız diye söyledi.
İslam dini, fıtratın yolu ile gelmiştir. Özellikle kirliliği barındıran yerlerin temizliği üzerinde özenle durmuştur. Bir hadiste "Fıtrat beş şeydir: Sünnet olmak, etek tıraşı olmak, bıyıkları kısaltmak, tırnakları kesmek, koltuk altı kıllarını yolmak.” -EbûDâvûd, Tereccül, 5-
Bu yerler genelde pislikleri ve Hoş olmayan kokuları barındıran yerlerdir. Aynı zamanda hastalıkların bulaştığı yerlerde buralarıdır. İslam insanların yaşadıkları yerleri temiz tutmalarını emreder. Mescitleri, çalıştıkları yerleri, yolları, insanların toplu bulundukları yerleri temiz tutmayı bize tavsiye eder. Oturduğumuz parklara baktığımızda bir sürü çöp, çekirdek kabukları, sigara izmaritleri ve boş paketleri yerlerde bulunmaktadır. Hatta bazı yerlerde çocuk bezlerini bile yerlere atıyorlar. Yedikleri yemeklerin, etlerin kemiklerini, artıklarını bulundukları yerlere bırakıyorlar ve çekip gidiyorlar.
Park alanları, piknik alanları hep pislik içinde bulunmaktadır. Haliyle bir süre sonra oraya gitmek isteyen insanlar orayı pislik içinde, çöp içinde, oturulamaz bir halde bulmaktadırlar. Bunlar bizim bulunduğumuz, oturduğumuz yerlerdir. Onları temiz tutmalıyız. “Buralar bizim değildir. Devletindir. Filan belediyenin yaptığıdır” gibi yanlış düşüncelerden kurtulmalıyız. Belediyeler, hastaneler, parklar, cadde ve sokaklar hepimizin ortak malıdır. Ortak mallarımızı el birliği ile korumalıyız. Evde bir kardeşimiz oturduğumuz evin bir kısmına zarar vermek istediği zaman engel olduğumuz ve koruduğumuz gibi toplumun ortak kullandığı yerleri de o hassasiyetle korumalıyız. Buralardan istifade eden bizleriz. Bizim dışımızda kimse istifade etmiyor. Dolayısıyla bulunduğumuz yer, neresi olursa olsun Temiz tutmalıyız. Herkes kendi Sokağını, kendi evinin önünü, kendi bahçesini, kendi Parkını, kendi oturduğu yeri temiz tutarsa o zaman hiç bir sıkıntı meydana gelmez ve bizim çevremiz, şehrimiz oturulabilecek yaşanabilecek tertemiz bir yer olur.
Peygamberimiz (SAV) diyor ki, “İman 90 küsür şubedir. Onun en faziletli kısmı Allah'tan başka ilah yoktur sözüdür. En düşük olanı ise insanlara eziyet veren şeyleri yoldan almaktır.”
Haya ise imandan bir parçadır. İnsanların kendi ihtiyaçlarını yollarda, ağaç gölgeliklerinde, insanların oturduğu yerler de gidip tuvaletlerini yapmaları ya da toplumun genelinin bulunduğu yerlerin kirletilmesi hoş karşılanmayan bir davranıştır.