Toplumlar edep ve ahlakları ile yaşarlar. Müslüman olmayan toplumlarda yaşanan edep ve ahlak dışı hareket ve yaşayış tarzlarına. İnançsızlığın getirgesi olarak bakılmaktadır. Gerçi ülkemizde oluşan batılaşma sarhoşluğu ve özentisi zamanla Avrupa’nın birçok ülkesini korkarım geçmek üzeredir.
İki haftadır, tedavi amaçla kaldığım Berlin’in bir fizik tedavi Merkezinde, sürekli gözlemler yapmaktayım. Berlin’de, belki çok uzun yıllardır, yaşamaktayım. Evet, ama sürekli yan yana almanlar ile yaşamıyorum. Çalışma hayatımda olmadığından Apartman komşularımı ve de zaman zaman dışarı da yaşadığım olaylar ile Alman milletini tanımaya çalışmışımdır Almanlar kendileri için bir hayat yaşayan, özgür ve rahat milletlerdir. Bazı ahlaklarını seviyorum. Aynı mekanda bulundukları insanlara selam vermeden geçmezler. Nerde bizim milletimizde. "Tanımıyorum neden selam vereyim ??" Ya da; " o versin önce selam" demektedir, bizim Müslüman sıfatlı milletimiz. İnsan ayrımı yapılmaksızın tedavi edilmesi hipokrat yemini ile mi alakalımıdır, bilmiyorum. Ama bazı doktorların yüz ifadelerinden pekte, yabancıları sevdiği söylenemez.
İki gün önceydi, yani zaman Mayıs ayının başı. Çamur banyosuna yatırmışlardı beni. Bende yan yana sadece perdeler ile ayrılmış, Alman hastalar ile masajcıların sohbetlerine ister istemez kulak misafiri olmaktaydım. Ortalama yaş grupları 60-80 arasında insanlardan oluşuyordu. Genç hasta sayısı yok denecek kadar azdı. Bir ben ki gençte sayılmam ama 70lik hatta aynı masada yemek yediğim Alman amcanın 92 olduğunu öğrenince Kendimi genç kabul etmiştim) Almanlar kendi bedenlerine gerçekten özenle bakım yapmaktalar. Yaşlanmadan neredeyse hastalanmıyorlardı. Düşününce acaba İstanbul’da bir fizik tedavi kliniğindeki gençlerin ya da orta yaştakilerin sayısı ne kadardır? Media Klinik Berlin’de 4-6 kişi sayabildim.
Neyse kulak misafiri olduğum konuya gelelim…
Bir hastayı rahatlatmak için masajçı sohbete dalmıştı. Ondan bundan derken… Hasta kadın sordu; çocuğun var mı? Evli misim? diye sormadı. Lakin evlilik ile bağlantısı yoktu. yani Almanlarda !!! Masajcı kadın mı adam mı çözemedim)) "Eşim ile sperm bankasından almayı düşünüyoruz. Evlat sahibi olmak güzel bir olay. Bizde aile olmanın tadını yaşamak için, en kısa zamanda sprem yoluyla anne olmak istiyorum." diye devam etti. Yaşlı hasta (ses tonundan anlaşılıyor) Sevinçli bir hitapla "süper bir haber, haydi bakalım" diye tebrik etti. Düştü bana bir dert. Bu kadın mı dır? Adam mı dır? Yaa nasıl sperm bankasından çocuk sahibi olmak için, bilmediği bir kişiden anne olacaktı!?
Daha vahim olanı ise... O çocuk bir lezbiyen ailede kişilik sahibi olacaktı. Arkadaşı sorduğunda Annem- babam diye iki kadını gösterecekti!! Ve belki de onun hayatı da aynı şekilde Eşcinsel olarak sürecekti. Aman Allah’ım nedir bu vahşet!!! Allah kadına annelik gibi büyük bir lütuf vermiş iken erkeğe de güç ve kuvvet olarak ailesini geçindirme görevini yüklemiştir. Ahlak yapıları bozulmuş toplumlardan Oluşan olumsuz yaşamların ağır faturasını ödeyen yine evlatlar olmaktadır. Sırf kendi nefislerini tatmin etmek için Seçtikleri eşcinsellikleri yetmiyormuş gibi, bir de güzel duygu yaşamak ve topluma kendilerini aile olarak kanıtlamak için evlat sahibi oluyorlar. "El- Hayatül minel iman(haya imandadır) İmanın söndüğü toplumlar hızla İntiharlar ile sonuçlanan ahlak yapılarının yok olduğu, tertemiz nesillerin tükenişine sahne olmaktadırlar.
Ahiret inancı olmayan insanların sapıklık içinde doyumsuz bir nefis ile yaşamaları sanırım anormal karşılanmamaktadır. Ortopedi kliniğinde yaşlılar var iken bir sinir tedavi kliniğinde ise yüzlerce gencecik bedenler kurtarılmaya çalışılmaktadır. Lakin tedavisi bitmiş bir kişinin geri dönüş yaptığı toplum tekrar aynı hayatı sunmaktayken...
Eşçinsellik bir hastalıktır ve tedavi edilmesi gerekmektedir. Ama çoğunlukla kişiler istek ve arzularının yaşattığı duyguların esiri olarak, normal hayat tercihi olarak seçip yaşıyorlar. Allah hiç bir kulunu azgın ve pis nefisli olarak var etmemiştir. Her kul seçiminden dolayı hayatını yaşar ve hesap günü hesabını yaradanına verir. Aile, olarak üstümüze düşenleri tam olarak yapmaya çalışmalıyız. En azından mücadele vermeliyiz. Yani evlatlarımızı başıboş bırakmamalıyız. İnanç ve ahlak yapısının en küçük yaşlar da oluştuğunu unutmamalıyız. Yaşamadığın bir hayatı evladına anlatamazsın. Önce kendi nefsini terbiye edeceksin ki!! Temiz bir topluma faydalı bir insan olarak bir birey sunabilesin. Allah akıbetimizi hayreylesin Sevgilerimle…