gitmeye yüz tutmuş. Akıllı olanlar heybelerini hayır ve hasenelerle doldurup bayramı bekliyor… Inşallah bizler de o akıllı girişimcilerden olup, istifade edenlerden olmuşuzdur.
Müezzinlerin elveda elveda demesinden yürekleri koz haline gelen müslümanların, yüreklerine su serpen bir haykırış yine camilerden yankılana yankılana yetişti.
Müezzinler bir yerden elveda derken, imamlar; hem kürsüde hem de minberden cemaate sesleniyordu. Rahmet ve mağfiret ayı Ramazan bitmiş olsa dahi aynı heyecan ve coşku ile ibadetlerimizi eda edecek, Kur-anı Kerim’imizi aşk ve şevk ile okumaya devam edeceğiz.
İmamların en çok üzerinde durduğu diğer bir konu da Diyanet’in her yıl düzenlemiş olduğu yaz Kur’an kursudur. İmam ve hatipler kürsü ve minberlerde çocukların camilere gelmesi için çağrı yapıyor, bilgilendiriyorlar...
Bu çağrı ve bilgilendirmelere her ebeveyn mutlaka cevap vermelidir. Çünkü geleceğimiz olan çocuklarımızı imanlı kişilerin eline vermeliyiz ki, imanlı bir nesil yetişsin. Neslimizi kime emanet etsek onlar gibi olacağından kimsenin kuşkusu yoktur herhalde. Çocuklarımızı islami eğitim ile eğitmezsek birileri gelir onu alır ruhumuz duymaz. Sonra dizimize vururuz da acıyanımız olmaz.
Bırakın çocukları, büyüklerin bile nasıl değişebildiğini yabancı milletler kendilerine nesilleri nasıl benzettiklerini, Ali Şeriati, başından geçen bir olayı şöyle anlatıyor: ‘Avrupa’da öğrenciyken, araba üreten bir firmanın yüksek maaşla sosyoloji ve psikoloji öğrencileri aradığına dair ilanı gördüm. Bir iş arıyordum; bunun yanı sıra makine yapan bir fabrikanın sosyolog ve psikologlara ihtiyaç duyması ilgimi çekti. Gittim ve yaptığımız görüşmede, fabrikanın halkla ilişkiler görevlisi bana sordu: İşimiz makine mühendisleri ile ilgisi olduğu halde sosyolog aramamız seni şaşırtmış olabilir. Cevap için beklediğimi görünce aklımdaki sorunun niteliğini açıklamaya devam etti:
“Bir Asya ve Afrika haritası getirerek bazı şehirleri gösterdi. Sözgelimi, A,B,C,D şehirlerinde pek çok tüketicisi olduğundan makinelerine büyük bir ihtiyaç duyuluyor ve çok miktarda satılıyordu. Fakat G, F, H şehirlerinde makinelerini isteyen yoktu. Sonra dedi ki; bunun nedenini mühendislerden öğrenemiyoruz. Bu halkın neden hoşlandığını ve bu makineleri niçin sevmediklerini araştırmak sosyoloğun görevidir. Ki, mümkün olursa makinenin şekil ve rengini değiştirebiliriz, yok olmazsa, onların zevkini değiştiririz.” dedi.
Son satırı bir daha alayım. ‘Olursa makinanın şekil ve rengini değiştiririz. Yok olmazsa onların zevkini değiştiririz.’ Çok dikkat edilmesi gereken bir konu. Peki bunu nasıl yapacaklar, bu işlerden iyi anlayan, bu işler için eğitilmiş kişiler devreye girecek ve her şeylerini değiştirebilirler. Bu maddi açıdan böyle. Bir de diğer tarafı olan manevi boyutuna bakalım. Müslüman neslin geleceğini değiştirmek için yoğun çaba sarf edenler yerinde durumu hiç?
Adamlar diyorlar ki; onların bırakın dindar neslin ibadet edenlerini, ibadi boyutunu, neyi sevip sevmeyeceklerini dahi biz belirleyebiliriz, eğitilmiş elemanlarımız ile...
Bizim bu konularda da çok uyanık olmamız gerekir. Ayağımıza gelen fırsatı tepmeden değerlendirelim. Bizler çocuklarımızı da alıp camilerin yolunu tutalım. Ne camileri boş bırakmış olacağız ne de çocuklarımızı bu vicdansızlara...
Allah ayaklarımızı kendi hak yolunda sabit kılsın inşallah, selamette kalın...