İnsanlar, fıtratları gereğince bağlı oldukları hareketlerin, devletlerin kendilerini korumalarını, muhafaza etmelerini isterler. Kendilerini muhafaza etmeyen hareketlerden, devletlerden uzaklaşırlar.
İslam dini beş şeyi devletin güvencesine koymuştur. Akıl, nesil, can, mal ve din emniyeti İslam’ın güvencesindedir. Dolayısıyla İslam devletinin fertleri dinleri ne olursa olsun bu beş konuda güven içinde olmaktadırlar. İnsanlar, kendilerini muhafaza edemeyen devletlerden, hareketlerden, cemaatlerden uzak dururlar. Hangi hareket onları muhafaza ederse ona sığınırlar. Bazen bir devletin vatandaşları kendi devletlerinin kendilerini şer güçlerinden, terör olaylarından koruyamadıklarını gördükleri zaman bu terör gruplarına sığınmaya çalışırlar ve onların taraftarı gibi görünürler. Aciz ve çaresiz kalıyorlar. Devletin kendilerine tam sahip çıkmamasından dolayı bu örgütlere hareketlere katılmışlardır. Ne zaman devletlerinin onları koruduğuna, her türlü noktada kendine saldırı yapıldığı zaman saldırıdan önce onları muhafaza ettiğine, bu saldırıları boşa çıkardığına inanırlarsa o zaman kendi devletlerinin yanında yer almaktan kaçınmazlar. Tarihin her dönemine baktığımızda genelde insanlar güçlü olanlardan yana tavır almışlardır. Toplumların çok az kısmı zulme karşı ayakta kendini muhafaza edebilmiştir.
Devletlerin içinden çıkıp onları bölmeye çalışan hareketler ilk başta devlet ile vatandaşın arasını bozmaya çalışırlar. Yani vatandaşa saldırılar yaparak onların korumasız olduğunu, devletin kendilerini koruyamadığını, kendilerini muhafaza etmek istiyorlarsa kendileri ile beraber hareket etmeleri gerektiğini onlara anlatmaya çalışırlar. Özellikle eylemler yaparak, onları öldürerek, onların mallarına, canlarına, nesillerine, namuslarına saldırırlar. Onları korkutmaya çalışırlar ve kendilerinin ne zaman isterse onları öldürebileceklerini, onlara her türlü zararı verebileceklerini onlara empoze etmeye çalışırlar. İşte bu noktada örgütler halkı kendileri ile beraber hareket etmeye zorlarlar. Onlara boyun eğmeyenlere saldırılar düzenleyerek onları öldürürler. Dolayısıyla diğer insanlarda onların nasıl öldürüldüklerini gördükleri zaman devletin artık aciz kaldığını kendi taraftarlarını koruyamadığını düşünürler. Bazen devletin bürokrasisinin içine girmiş olan örgütler, devletin gücünü de kullanarak insanları kendilerine bağlarlar. İhalelere giren iş adamlarını kendileri ile çalışmaya zorlarlar. Onlara yanaşmayan iş adamlarını saf dışı ederler. Hatta değişik yollarla bunların kuyularını kazmaya çalışırlar. Özellikle devletin içinde yer almış olan FETÖ grubu kendisinin emrinde olan savcılarla, müdürlerle, hakimlerle, kolluk kuvvetleriyle bu işi çok basit bir şekilde yürütmekte idi. Kendisine yardım etmeyen iş adamlarına polislerini gizliden göndererek onlar hakkında hayali dosyalar düzenlerlerdi. Maliye müfettişlerini göndererek Onlara büyük cezalar keserek itaat etmeye hazır hale getirirlerdi. Bu baskılara boyun eğmeyenleri hapse attırırlardı. Eğer kendilerine yardım ederlerse bu cezaları silerler ve dolayısıyla bu şahıslar kendilerinin emrine girerlerdi. Türkiye'de birçok iş adamı istemeyerek bu örgüte yardım etmiştir.
Şu noktayı belirtmeden geçmek istemiyorum bir cemaat, bir hareket, bir yapı, bir oluşum kendisine bağlı hareket eden insanları koruyamıyorsa hiçbir değeri yoktur. Diğer yapılar ondan çekinerek onun vatandaşlarına saldırmıyorsa onun mensuplarına karşı saygılı ve mesafeli duruyorsa o hareket gerçek bir harekettir ve insanlar onun etrafında birleşirler. Ona destek verirler. Birçok yapı kendisinin bir cemaat olduğunu, hareket olduğunu, topluluk olduğunu söyler ama fertlerine bir saldırı yapıldığı zaman ağlamaktan başka bir hareket yapamaz. Hatta korkudan saldırganları lanetleyemez. Güç kendi mensuplarının canlarını ve mallarını, nesillerini, namuslarını ve akıllarını koruyabiliyorsa güçtür. Koruyamıyorsa güç değildir.
Bir devlet kendi vatandaşını eylemden önce korumalıdır eylemden önce koruyamıyorsa, halk devletten uzaklaşır. Yani filmlerdeki gibi polis her şey bittikten sonra geliyorsa, bir anlamı olmaz. Halk kendisine saldıranları önceden tespit edip etkisiz hale getiren devletin peşinden ölüme kadar gider.