“Birçok canlı, rızkını kendi elde edemez. Sizin de, onların da rızkını Allah verir.” -Ankebût: 60-
“Rızkının bol olmasını isteyen, sıla-i rahm etsin!” -Buhârî-
“Sadaka vermeye devam edenin rızkı artar!” -İbni Mâce-
Büyük bir musibet başlarına gelmiş olan Suriyeli kardeşlerimiz bize muhacir olarak geldiler. Biz onlara her türlü yardımı yapmakla mükellefken, bazı insanlar onları “Bizim rızkımızı yiyorlar” diye istemiyorlar. Halbuki, onlar bizim rızkımızı yemiyorlar. Kendi rızıkları ile beraber gelmişlerdir. Allah’u Teala bütün canlıların rızıklarını onların gideceği yere gönderir. Tarihte birçok kavim kendi yurtlarını terk ederek başka yerlere geçmişler. Burada çalışarak çok zengin olmuşlardır. Hatta bazıları, insanların yaşamadığı yerlere gidip yerleşmişler ve buralarda kendi rızıklarını temin etmişlerdir. Çokta zengin olmuşlar. Dolayısıyla bu Suriyeli kardeşlerimizin içinde bulunduğu zor durumu görmeden onları baş belası sanmak yanlıştır. Bizler şunu düşünürsek acaba bu insanlar bizim memleketimize geldikten sonra bizim Memleketimizde oluşan bütün bu sıkıntılarımıza rağmen büyük bereketler oluşması onların getirdiği bereket sayesinde olmasın. Allah’u Teala bize bol yağmurlar indirdi. Topraklarımızı, meyvelerimizi bereketlendir. Eskiye oranla daha rahat bir yaşam içindeyiz.
BİZ ONLARIN HALLERİNDEN DERS ÇIKARARAK MEMLEKETİMİZDE İÇ SAVAŞ ÇIKARMAK İSTEYENLERE DESTEK VERMEDİK
Onlar bize geldi. Biz nereye gideceğiz dedik. Ayrıca bu insanlar kendilerine çalışıyorlar rızıklarını temin etmek için uğraşıyorlar. Yani onlar bizim rızkımızı yemiyorlar. Bununla ilgili sahabeler döneminde şöyle bir olay olmuştur bir sahabe sürekli eve misafir getirir. Hanımı buna razı olmaz. Peygamberimize(sav), şikayet eder. Ben çocuklarımın rızkını başkalarının yemesine rıza göstermem diye diretir. Adam Ya Resulallah! (sav) ben misafirsiz yemek yiyemem. O yüzden bir tane misafirin gelmesine izin versen diretir. Hanımı kabul eder. Akşam yine iki misafirle gelir. Hanımı içinden kızar ama bir şey demez. 3 kişilik yemek hazırlar. Sonra bakar ki bir tane misafir yemek yemeden kalkıp gider. Kadın, kocasına der ki hani senin ikinci misafirin nerededir. Adam, ben bir şahıs getirmiştim. Kadın, “hayır iki kişi gördüm” der ve meselenin içinden çıkamazlar. Peygamberimize(sav) giderler. Onları dinleyen Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurur: “Evet! Eve iki misafir gelmişti. Fakat bunlardan birisi hakiki insan değil, insan suretine giren rızıktı. Allah (C.C) hanımını akıllandırmak için rızkı insan kılığına sokmuştu.
Şunu iyi bilesiniz ki, her misafir kendi rızkı ile gelir. Ve kimse kimsenin rızkını yiyemez, eksiltemez. Hatta misafir, bir evin bereketini arttırır ve o evin rızkında artma olur” buyurur. Hanım, bu hadiseden sonra misafir ağırlamanın önemini idrak eder.
Memleketimize muhacir olarak gelen kardeşlerimiz bizim rızkımızı yemiyorlar kendi rızıkları ile beraber geliyorlar. Diğer taraftan Suriyelilerin karışmış oldukları olaylar Türkiye'de olan olaylara nispeten çok çok azdır Suriyelilerin karışmış oldukları olayların çoğunda da başka insanların onları kışkırtması ya da onların namuslarına göz koymaları sonucunda olan olaylardır. Bazıları onların tekrar Suriye’ye dönüp kendilerine asker olmaları, bazıları da Esed’e olan bağlılıklarından yapıyorlar. Bazıları da ırkçılıktan yapıyorlar. Biz onlarla kardeşiz. Hataları olsa da mahkemeler vardır.