“İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıkları bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.” -Rum Suresi:41-
Bölgemiz ve ülkemizin ateş sarmalı içinde olduğu bir dönemde her yaz olduğu gibi gündemimizden düşmeyen anız yangınları ve zararları konusuna eğilmek istiyorum.
Anız, tarımsal üretim sonucunda biçilmiş olan ekinlerin toprakta kalan kök ve saplarına verilen isimdir. Tarımda anızların yakılarak yok edilmesi oldukça yaygın bir durum olmakla beraber bilimsel ve dini olarak anız yakımı zararlı olarak kabul edilmektedir.
Anızın yakılmasının başlıca nedenleri arasında; bitkilerin kök ve saplarının Karbon/Azot oranı diğer organik maddelere göre yüksek olması, bunun sonucunda da doğada daha geç ayrışması ve kültür bitkilerine zararı dokunacak zararlı canlılara durak ve besin kaynağı görevi görmesidir. Anız yakmanın başlıca zararları ise; yakım sırasında sıcaklığı aşırı derecede artan topraktaki fotosentez, ayrışım vb. olayları gerçekleştiren yararlı canlıların ölmesi ve bu nedenle toprak veriminin düşmesidir. Anız yakmanın sebepleri ve zararları ile ilgili bilimsel açıklamayı Tarım ve Milli Eğitim bakanlığına bırakarak biz, yaşamımıza verdiği etkiyi irdeleyelim. (1)
Tarla sürümünü ve ekimini daha kolay yapmak isteyen çiftçiler bilinçsiz bir şekilde anız yakmaya yöneliyor, ancak bu durumda toprak büyük zarar görüyor. Toprağa organik vasfı kazandıran tüm canlıların anız yakmalarında diri diri yakılarak katledildiğini bilelim. Bu yapılan gerçekten tam bir cinayettir. Çiftçiler bunun vebali konusunda duyarlı olmalıdır.
Anız yakmak ile tarla ve toprağa olduğu gibi arazide yaşayan binlerce sürüngen ve diğer hayvanat katlediliyor. Bu katliam olduğu gibi doğal yaşama zarar veriyor. Sadece arazi ve ekilen topraklar değil, köyler ve şehirler ve oralarda yaşayanlarda aynı şekilde tehlike altındadır. Anız yakılması ile oluşan sera gazı içerikli duman ve oluşan kül rüzgarı etkisiyle özellikle çocuk ve yaşlıların solunum yollarında tıkanmalara neden oluyor. Astımı, bronşiti ve Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı olanlarda bu durum daha da ağır sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. Solunum yolunu tıkayan partiküller bu tip hastaların ölümüne bile sebebiyet verebilmektedir.
Sürekli olarak yerel ve ulusal basında anız yakma ve sonrasında yaşanan tehlikelere dikkat çekilen haberler ve açıklamalar yapılmasına rağmen neden bir türlü bunun önü alınamıyor. Geçtiğimiz Pazar günü Akça (Tilmiz) ve Binatlı (Bıleyder) köylerinde başlayan anız yangını Danalı (Zercıl) ve çevre köyleri de etkiledi. Öyle etkiledi ki, tonlarca saman ve mezarlıkları bile yaktı. Bu köyler tamamen yok olmaktan ve büyük bir faciadan zor kurtuldular. Anız yangını sonucu elektrik direklerinin yanması sonucu 6 köy elektriksiz kaldı.
Batman’da da defalarca eski mezarlıklarda kuruyan otlar yakıldı. Kuruyan otların temizlenmesi yerine görevlilerin kolayına geldiği şekilde, yakılarak sözde temizlik yapıldı. Maalesef hiç bir yetkili de buna ses çıkarmadı.
Durum bu kadar ciddi ve artık sadece köyleri değil, Batman merkezi de tehlike ile karşı karşıya bırakan anız yangınları ile ilgili olarak yetkililer ne yapıyor buna bakmak lazım. Anız yakma ile ilgili olarak 19 Eylül 2014 Cuma günü camilerde “Anız Yakma” ile ilgili hutbe verildi.
Aynı şekilde müftülük tarafından 02 Temmuz 2014 tarihinde “Anız Yakmanın Dini Boyutu İle İlgili” açıklama yapıldı. Konunun dini boyutu anlatılarak anız yakmanın dinen günah ve vebal olduğu vurgulandı.
Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’in hadislerine bakalım: "Kedisini hapsederek açlıktan ölmesine sebep olan kadının, cehennemde bir kedi tarafından tırmalanmak suretiyle azaba maruz bırakılacağı..." -Buhari, Bed'u'l-Halk 16, Cezâ'u's-Sayd 7-
Bir seferde Resulullah (S.A.V.) ile birlikte bulunan Sahabeler ateş yakınca oraya yakın bir yerde karınca yuvası da yanmıştı. Bunu gören efendimiz şiddetli tepki göstermişti. -Ebû Dâvûd, Cihâd 112, Âdâb 164-
Peygamberimiz (S.A.V.), bir tek karınca yuvasını yakanlar için bu şiddetli ikazı yaptığına göre binlerce karınca yuvasını ve milyonlarca haşere, sürüngen, böcek vs. canlı varlıkları yakanların durumunun nasıl olacağını iman ve vicdan sahibi herkes düşünmelidir.
ALLAH’u Teala, insanlara, hayvanlara çevreye ve taibata zarar veren her fiil ve hareketi haram kılmıştır. ALLAH’a ve Peygamber’e imanı olan her insan, anız yakmaktan kaçınmalıdır; insanların bedduasını, yaktığı milyonlarca canlı varlığın vebalini almaktan uzak durmalıdır. Bu dünyada cezasını çekmese de, ahirette ALLAH’a hesap vereceğini ve bu hesabın şiddetli olacağını da unutmamalıdır.
Valilik ve Tarım İl Müdürlüğü tarafından defalarca konuyla ilgili açıklama yapılarak, anız yakmanın yasak olduğu ve yakanlara para ve idari ceza verileceği ifade edildi. Ancak bu yazı üzerinde kaldı. Toplumumuz caydırıcı bir ceza ve bunun uygulandığını görmedikçe alışkanlık haline getirdiği fiillerden maalesef vazgeçmiyor. Rahatına nasıl gelirse öyle davranıyor. Onun için yetkililerin anız yakma olaylarını sadece seyretme yerine bunun engellenmesi için caydırıcı tedbirler ve kontrollere başvurmalıdır. Yoksa sadece birkaç defa uyarı açıklaması yapmakla bunun önüne geçilemeyecektir.
Aynı şekilde Müftülükler eliyle Cuma hutbelerinde konu etkili bir şekilde sık sık anlatılmalıdır. Özellikle köylere gidilerek, çiftçilerle sık sık toplantı yapılarak bunun eğitimi verilmelidir. En önemlisi de caydırıcı cezaların uygulanması olacaktır. Selam ve dua ile…
Dipnotlar:
1-( http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/78/06/719200/icerikler/aniz-yakilmasi-ve-zararlari_586472.html, http://www.tarimdanhaber.com/haber/tahillar/aniz-uyarisi)