Mehmet Görmez hoca 7 yıldır sürdürdüğü Diyanet İşleri Başkanlığını bırakacağı söyleniyor. Mehmet Hoca Türkiye için bir değerdi. Çok güzel ve etkili çalışmalarda bulundu. Başkanlık görevinin hakkını vererek yapmaya çalıştı. Özlemini çektiğimiz bir başkan profilini ortaya koydu. ‘Diyanet’ algısını değiştirdi.
Daha önce nasıl bir Diyanet algısı vardı? Elbette iyi bir Diyanet algısı vardı, diyemeyiz. Yıllarca Ulusalcı ve diğer bilumum din ve maneviyat düşmanı klikler, partiler, kökü dışarıda localar ve tüm karanlık mihraklar diyaneti ve imamları kötülük ve cehalet sembolü olarak göstermeye çalışmışlardı. Ellerindeki imkânların sınırsızlığı ve çeşitliliği sayesinde bu algılarında başarılı da olmuşlardı.
Halk nazarında da çiçek-böcek haftasını kutlayan hutbeleri hazırlamaktan başka kabiliyeti olmayan bir kurum olarak yer edinmişti. Daha doğrusu böyle yer edinmesi için yıllarca gayret gösterilmişti.
Merkezi ezan sistemi garabeti ise en isabetsiz faaliyeti olmuştu. Bir Anglosakson ve Yahudi dayatması olan 28 Şubat darbesi ve yerli piyonları diyanet üzerinden adeta Müslüman halka açık bir savaş başlatmışlardı. Tahribat izleri hala birçok kesim üzerinde hala etkisini sürdürmektedir.
Bir de içeride dini görünümlü kimi klikler, bu kurumu kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyorlardı. Bu olumsuz yaklaşımların tamamı Diyanet Teşkilatını asli görevinden ziyade, içte ve dışta birilerinin projelerini uygulamaya koyma merkezi haline getirilmişti. İşte bilinçli bir şekilde oluşturulmuş olan bu algılar, bu kurumun esas görevini yapmasının da önüne geçilmiş oluyordu.
Mehmet Görmez hoca işbaşına geldiğinde, bu olumsuz algıyı değiştirmenin yollarını aradı. Bilinçli bir mümin ve âlim olarak emin adımlarla, bu kurumun hak etmiş olduğu itibarını geri iade etmeye çalıştı. Diyanet Teşkilatı Sayın Görmez’in başkanlığıyla asli hüviyetine daha bir yaklaşmış oldu. Elbette bu kuruma daha yapacak çok büyük hizmetleri vardı, ancak bu görevden ayrılma kararı hepimizi derinden üzdü. İnşallah görevine devam eder. Ama ayrılması mukadder ise, yerine gelecek olan sayın başkanın bu kurumu asli kimliğine kavuşturması noktasında daha hayırlı adımlar atması gerekir.
Görmez hoca, çocukların camiye gelmeleri için adeta seferber olmuştu. Yaz Kur’an kursları ve diğer zamanlardaki kurslarla herkesin camiye ve Kur’an’a yönelmesi için bir seferberlik başlatmıştı. Cami İmamları ve diğer görevlilerin de bu anlayış içerisinde halka hizmet etmelerini sağlamıştı. Hele çocukların camiye geliyor olmaları hepimizi sevindirirken, ‘kimi ilahiyat profları’ ellerinden rantları gidiyor diye ‘çocuklar camileri kerhaneye çevirecektir’ hezeyanında bulunarak, zilletlerini ortaya koymuşlardı. Buna rağmen camiler asli görevlerini daha yeni yapmaya başlamışlardı.
Görmez Hoca bu konudaki net tavrını şöyle ortaya koymuştu: “Eğer ümmetin istikbalini kuracak bir yavrumuzun zihninde cami, namaz ve cemaatle ilgili yanlış bir iz bırakacak şekilde ona kötü davranacaksanız teravihinizi evinizde kılın. Çocuğun camideki sesi gürültü değildir, Allah'ın nimetidir” Evet bu bakış açısı ümmetin bütün âlimlerinin ve tüm yetkililerinin sahip olması gereken tevhidi bir bilinç ve sorumluluktur. Bu hususta cami-çocuk birlikteliğini vurgulamak için söylediği: “Biz, sırtına çocuk bindi diye secdesini uzatan peygamberin ümmetiyiz” şeklinde hassasiyetini bize göstermiştir.
Son yıllarda Peygamber Efendimizin daha iyi anlaşılması ve Onun sünnetinin yaşanması için Kutlu Doğum Mevlitleri düzenlenmektedir. Dindar halkın yoğun ilgi gösterdiği ve büyük katılımlarla iştirak ettiği bu mevlit programları bazı karanlık odakları ciddi anlamda rahatsız etmişti. Çünkü halkın ‘Sünneti Seniyye’ye uyması ve Peygamber Efendimizin bu canlılıkta milletin gündemine yerleşmesi ‘bazı yarasaları’ korkuya sevk etmişti. İşte bu mevlitler üzerinden hezeyanlara başlamışlardı. ‘FETÖ işidir’ den tutun da ‘Bu mevlitler bidattir’ boşboğazlığına kadar her türlü kinlerini kustular. Ama efendilerinin dansöz ile yan yana oturmasının ne olduğunu Müslüman halka anlatamadılar.
İşte böyle insan müsveddelerine karşı, Görmez Hoca net tavrını ortaya koyarak: “Milletimizi millet yapan ve milletimizin her ferdini bir araya getiren en büyük sevgi, Peygamber sevgisi, Peygamber sevdasıdır. Kutlu Doğum Haftasını, bu sevgiyi bilgiye ve bilince dönüştüren bir hafta olarak idrak ediyoruz” diyerek Kutlu doğum mevlitlerinin önemini ortaya koymuş ve Efendimize yönelik sevdanın dalga dalga büyümesine vesile olmuştur.
Görmez hoca değerli bir iz bırakmıştır. ‘Âlim’ce bir anlayışla hareket etmiştir. Diyanet Teşkilatına değer katmıştır.