Lütfen bekleyin..


Abdurrezzak ÇELİK

Kudüs’te Zafer Nidaları

02 Ağustos 2017, 22:02 - Okunma: 2678

Yeni güne uyanıyordu Müslümanlar. Yeni ama alışık olmadığı yeni bir güne kapı aralıyordu. Genelde hakir görülen-görünen İslâm Dünyası, bu gün farklı bir profil seçiyordu kendine, eski izzeti istercesine... Zulme sessiz kaldığı günlere inat bu gün bir farklı. Onun bu farklılığına Cuma günü minberde imam efendinin söz verdirterek haykırılan izzet naraları mıydı? Yoksa her evde süt emen bebelerin sütü, elleri tersiyle itmeleri ve dile gelerek Kudüs’e niye sahip çıkıyorsunuz ikazı mıydı? Bilinmez ama, nemelazımcılık bu gün kepenk açmamış, görünmüyordu ortalıkta.

          Bu günün tuhaflığı, başta; taş üstünde taş kalmayan, minaresi olan kubbe görülmeyen hayalet şehirden tekbir sesler ile geldi... En önde olanlar öyle birileri ki, en yakınlarından biri, evinde paramparça edilmiş, katledilmiş olmasın. Yada Akdeniz’in soğuk ve tuzlu sularını bir yakınına mezar eyleyen bir mülteci konumunda, ümmetçi olmasın. Gazze'ye, Kudüs’e, El Halil'e gidenlerin ilki Suriye ile belirginleşti, tekbir seslerini yükseltti. Her ne kadar Suriye ile ümmet bölük pörçük oldu desek dahi, Kudüs için ilk haykırış Şam'dan geldi. Bebelerinin bombalarla enkazlar altında kalan minnacık bedenlerini havaya kaldırarak Şehadet türkülerini mırıldayan, ya zafer ya da şehadet için ant içen ilk topluluktu gözüme ilişen... Tüm acılarını yüreklerine taş bastırmak sureti ile göğüs geren imanlı yiğitler Kudüs’e varmak için yola koyuldular.

           Bunları aşkla izleyip, dinlerken kulaklarıma başka yerlerden de haykırmalar gelmeye başladı. Başımı çevirip baktığımda gözlerime inanamadım. Yok, böyle bir heybet! Görebiliyor musunuz bu Iraklıları? Diye biri heyecanla aktarıyordu... Bu yiğitlik, dedelerinin Kerbela vakasını örtecek cinsten. Savaştan kendilerini bir türlü uzaklaştıramadıkları halde, Kudüs davasına bir başka sarılıyorlar. Savaş baronları olan batının gözlerinin içine kinli bir şekilde bakıp, Sünni-Şii el ele, omuz omuza vermiş zafer besteleri dillendiriyorlar.

          Diğer taraftan baktığımda Arakan Müslümanlarının intikam yeminleri arş-ı alayı titretiyordu. Budist çetelerin satırlı saldırılarından oluşan yaralarından hala kan damlıyor. Kendi yaralarını umursamıyorlar, yürekleri yanıyor, vahşi siyonistlerin Kudüs’e yaptıklarına... Bu cengaverler bir başka yürüyordu Mescidi Aksa yollarında... Aman Allah’ım! Bunlar korku nedir bilmiyorlar. Terör şebekesinin tam teçhizatlı askerlerine karşı ellerinde sadece taş var, yalın ayak yürüyorlar. Ellerinde katil İsrail dövizleri yok, bizzat gönüllerinde taşıyıp dilleri ile ikrar ediyor bu mazlum belde sakinleri...

          Kalabalığı yara yara en ön safa (cepheye) gitmek isteyen bir grup da dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. Oradaki kalabalık kitle, merak ediyor bu gözü karaları... Kim bunlar diye bir soru dolaşıyor ağızdan ağıza... Ve biri cevap veriyor. “Bunlar Hz. Yusuf’un torunları, Hasan El Benna'nın öğrencileri, ümmetin şehadet öğretmenleri Mısırlı kardeşlerimizdirler.” Gerekirse ölmeye gelmişler, ama Kudüs’ün anahtarını almadan dönmemeye, kutsalları olan Kudüs’ün üzerine yeminler etmişler.

          Aradığıma da gözlerim ilişiyor. Dünya Müslümanlarının ümmet denince aklına gelen... Siyonistin zırhını bir tükürük ile yerlere seren... Zafer marşları ile meydanları inleten, Türkiye... Ama bu sefer bir başka değişik. Sadece sarf edilen sözde cümleler ile kalmıyor. Direk faaliyete geçmiş İsrail askerini kovalıyor tekbirler ile... Bunlara da önlerinde yüzleri ve elleri parlak olanlar komuta ediyor. Çok temiz ve berrak gönülleri dışa yansıyor. Herkesin ilgi odağı oluyorlar. Bende merak edip soruyorum, kim bunlar? Cevap muhteşem. Haksız yere hapsedilen elleri öpülesi Yusufiler...

          Ve daha da dikkatli baktığımda; Afganistan, Azerbaycan, Lübnan, Bosna Hersek, Cezayir, Pakistan, Ürdün, İran, Somali, Senegal.... Ve diğer İslâm ülkeleri... Birbirleri ile yarış içerisindeler. Hangisi daha fazla siyonisti kovalayacak. Tatlı bir yarış, tatlı bir operasyon.

          Birbirlerini ezercesine koşuşturma başlıyor, Siyonist Askerlerinin içerisinde. Ödlek askerleri, saraya girer gibi bir titreme alıyor. Bir vaveyle kopuyor korkak askerler içerisinde. Bizi sağ bırakın, Kudüs ve diğer Filistin topraklarının hepsi zaten sizindir. Gargad ağacı bile onlardan tiksinip saklama gereği duymuyor. Müthiş teknolojik donanıma karşı Müslümanların vahdeti bir üst teknolojiye tekabül ediyor. Ve Kudüs, İsrail köpeklerinden tamamen temizleniyor. Tekbir ve zafer şarkıları dünyanın dört bir yanında aşkla dillendiriliyor. Canlı bağlantılar yerini başka bir canlı bağlantıya bırakıyor. Kutlamalar tüm hızı ile devam ediyor. En son İsmail Heniyye mikrofonu alıp halka hitap ediyor. “Ey Müslümanlar! Ey aziz Ümmet! Ey korku nedir bilmeyen cengaverler! Sizleri böyle şerefli...”

          -Abdurrezzak, kalk namazı kıl! İkazı ile sabah namazına uyanıyorum... Kutlamalar gözümü açmam ile son buluyor.

          Bunların bir düşten ibaret olmadığını Rabbim en kısa zamanda bizlere göstersin inşallah.

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
906 gün önce
1019 gün önce
1082 gün önce
1207 gün önce
1241 gün önce
1249 gün önce
1298 gün önce
1334 gün önce
1340 gün önce
1347 gün önce
1431 gün önce
2374 gün önce
2856 gün önce
2891 gün önce
2898 gün önce
2968 gün önce
3045 gün önce
3131 gün önce
3165 gün önce
3194 gün önce
3214 gün önce
3236 gün önce
3250 gün önce
3278 gün önce
3389 gün önce
3461 gün önce
3507 gün önce
3497 gün önce

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=