Büyüyen ve gelişen Batmanımız çağa ve teknolojiye ayak uyduruyor. Bu en doğal hakkı ve ayak uydurmalıdır da... Kimsenin buna diyecek bir kelimesi bile yoktur. (Şerhi durumlar hariç) Batmanımız için öyle bir şey var ki, teknolojinin güzelliği, rahatlığı olduğu halde bir burukluk var yüreklerde. Belki görünürde bakıldığında her şey son model ve rahatlığa uygun imal edilmiş ama buna rağmen bir eksiklik var.
Ne mi demek istiyorum? Hemen cevap vereyim. Taziye evleri...
Bir cenaze sahibi için acısına acı katmadan, zahmetlere gerek kalmadan hazır olan bir taziye evine 3 gün konaklıyorlar. Maşallah memleketin her mahallesinde bu incelik mevcut. Ve her geçen gün için de bu incelik daha nasıl geliştirilebilir sorusuna cevap aranmalıdır. Buna kimsenin itirazı olamaz.
Benim maruzatım taziye evleri ama başka bir şeyden. Daha öncesinde sokak aralarına, evin kapısının hemen önüne taziye çadırları kuruluyordu bin bir zahmet ile... Zahmeti vardı bu doğru ama gerek komşuların gerek de orada geçen vatandaşlar taziye sahibini tanımadıkları halde oturur bir fatiha okurdu. Şayet tanıdığı biri çıkarsa tüm eş dosta haber veriyordu. Ve böylece haber tüm tanıdıklara iletiliyor, taziye sahiplerini yalnız bırakmayarak acılarını dindirmeye çalışıyorlardı. Demek istediğim, şu anki taziye evleri çok rahatlık sağlıyor ama taziye çadırları milleti daha çok bilgi sahibi yapıyordu.
Peki her iki güzelliği bir arada yaşayamaz mıyız? Bence yaşayabiliriz, ama nasıl?
Bunun cevabı müftülükten geçiyor. Şöyle izah edeyim. Sokağında, mahallesinde çadır gören bir vatandaş bunu sorguluyordu ve taziye sahiplerinin şeceresini çıkartacak kadar bilgi sahibi oluyordu. Ancak şu anda her taziye evi doludur. Ve hepsine gidip S.Aleykum bu kimin taziyesi denilemeyeceğine göre bu çözüm camilerden yükselen sela sesleri ve akabinde filan oğlu filanın rahmet ettiği bilgisini paylaşmalarıdır.
Cenaze için kılınacak namazı haber vermek amacı ile de sala verilir. Eskiden cenaze salası sadece önemli, hatırlı, varlığı yaşadığı çevreye şeref ve itibar kazandırmış kişiler için verilirdi. Ama şimdi yakınlarının talebi halinde herkes için verilmelidir.
Şuan da bile batıda bu uygulama uygulanmakta ve millet selalar ile bilgilendirilmektedirler. Bu da bizim buralarda olması için bir sebep olabilir.
Sela verildiği zaman insanlarda hüzün oluşur. Çünkü sela verilmesi insanın aklına “ölümü” getirir. “Vefat eden bir insanın ölüm haberini vererek cenaze işlemleri konusunda bilgi verilmesini” sağlar. Bu bakımdan, uzatılarak ve daha hüzünlü bir şekilde okunur. Sela sesi duyulunca etrafı önemli bir ciddiyet ve saygı kaplar. Kimin öldüğünü anlamak için Sela’nın bitmesini beklerler. Belki de ölen kişi dinleyenlerden birinin yakını olabilir.
Hayat böyledir, anlık bir yaşamın ve dünyanın içindeyiz. Ne olacağımız ve ne şekilde öleceğimiz asla belli değildir. Böyle gelip geçici bir hayatın içinde yaşarken ölümü ve ahiret hayatını düşünmemek gerçekten saçmalık olmaktadır. İnsan ölümü unutup, sadece bu hayatı yaşarken duyulan bir “ Sela sesi” insanı gerçekten derinden etkiler ve aklına ahiret hayatı yani bir gün oraya dönüleceği gelir. Bu nedenle Sela sesi insana hiç aklında olmayan bir durumu yani ölümü hatırlatır. Ölüm ve gerçekler aklına gelen insan anlık yaşadığının da farkına vararak hayatını daha anlamlı yapmak için daha çok uğraşır ve bu bakımdan da Allah’ı daha çok hatırlar.
“Ölümlü dünya” diye insanlar boşuna demezler ve bu söz aslında birçok insan için ders niteliği taşıması gerekir. Sela verildiği zaman, insanlar ister istemez duygulanır ve insanı adeta bu dünyadan öbür dünyaya taşır. Hayatın sahte yani gelip geçici olduğunu anlamak için insanlar Sela sesini çok dikkate almaları gerekir. Çünkü bugün ölen kişi daha dün ya da birkaç saat önce aramızdaydı ya da bize selam vermişti. Aynı durum senin de başına gelebilir ve bu yüzden selası verilen kişi sen de olabilirsin.
Her ne kadar kessin çözüm olmasa da kanaatimce okunacak olan sela birçok kişiyi bilgilendirmiş olur. Ve böylece kimse dost, ahbaplarının taziyesinden habersiz kalmaz. Yetkililere duyurulur...