“Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…” -Tahrim Suresi:6-
İslam, insanın mutlu olmasını sağlamak amacıyla çeşitli hükümler koymuştur. Hükümleri va'z ederken mutlaka insanın yararına olmak üzere birtakım gaye ve hedefleri gözetmiştir; gerekçesiz ve amaçsız hiçbir hüküm bina etmemiştir.
İslam'ın korunmasını zorunlu kıldığı ve emniyet altına aldığı ve İslam devleti ile hukuka yüklediği görevlerden en önemlisi Zaruret-i Hamse (5 zaruret) denilen beş temel haktır.
(1) Bunlar:
1. Dinin korunması
2. Hayatın korunması
3. Aklın korunması
4. Neslin korunması
5. Malın korunmasıdır.
Biz bu beş haktan ‘Neslin korunması’ konusunu ele alacağız. Neslin bozulmasına ve ahlaken yok olmasına yardım eden zina, nefsi tahrik eden ve şehevi arzuları kamçılayan, insan neslini tahrip eden her şey, İslam'da haram kılınmıştır. Ayette: "Ey iman edenler! Nefsinizi ve ehlinizi ateşten koruyunuz." -Tahrim Suresi. 6- buyrulmaktadır. Hz.Resulullah (S.A.V.), "Hepiniz çobansınız, hepiniz sürünüzden mesulsünüz." -Buhari: Ahkam:1, Müslim:İmaret: 20 ,Tirmizi:Cihad:17- buyurmuştur.
Neslin korunmasının en önemli kale ve sığınağı şüphesiz aile kurumudur. İslam düşmanları Ümmeti “Böl parçala yut!” taktiği ile önce kavmiyetçilik sonra ideoloji zehiri ile zehirlediler. Kavmiyetçilik ile önce farklı devlet ve ırklara ayırdılar. ‘Banane falan devlet ve kavimden, ben rahatım’ gibi sözleri maalesef hayat felsefemiz haline getirdiler. Daha sonra Ümmete ideoloji tuzağı ile öyle bir darbe vurdular ki, aynı kavme mensup ve aynı dili konuşan insanlar bile birbirine düşman aynı zamanda Emperyalistlere gönüllü savaşçı oldular. Artık konuşan, Ümmet bilinci ve anlayışı değil kavmiyetçilik ve ideolojiler oldu. Durum bu olunca ortada fiili bir Ümmet anlayışından bahsetmek ve onu ayağa kaldırmak zorlaştı. Avrupai Emperyalistler bununla da yetinmeyip geleceklerini garantiye almak için neslimizi din, anane ve medeniyetlerinden uzaklaştırmak için türlü tuzak ve kumpaslar kurdular. Nesli, çocuklarımızı ve gençlerimizi kendi istedikleri kıvama getirebilmek için Müslüman toplumlarda güçlü olan aile kurumunu hedef aldılar. Bunun ortadan kaldırmak ve neslimizi bize yabancılaştırmak için ‘yozlaştırma ve ifsad çalışmalarına’ ağırlık verdiler.
Yozlaştırma ve ifsad projeleri çağdaşlık, batıcılık, milliyetçilik adıyla gençlerimize güzel gösterilerek, gençlerimiz İslam’dan uzaklaştırıldı. Gençler fuhşun ve şehvetin esiri haline getirildi. Gençler uyuşturucu müptelası edilerek, uyuşturucu kullanımı ilkokullara kadar indi. Batılılar, İslam toplumunu kendine benzetmek için dejenere etmiş ve bu yozlaştırma faaliyetlerine değişik isimler adı altında devam etmektedir. Son zamanlar da yozlaşmanın bilinçli bir şekilde artırıldığı ve toplumumuzun ahlaki çöküntüsünün hızlandırıldığı görülmektedir. Örneğin uyuşturucu ve içki kullanımı yaygınlaştırılmış, hatta uyuşturucu kullanım yaşı ilkokula kadar indirilmiş, gayri meşru ilişkiler lise gençliğinin arasına sokulmuş, basın yayında iğrençlikler sürekli işlenerek toplum içerisinde doğal bir halmiş gibi algılanmasına çalışılmıştır. Kadınlara daha fazla özgürlük, gençliğe ve çocuklara daha serbest bir hayat adı altında kutsal aile müessesesi dağıtılmaya çalışılmaktadır.
Yozlaşmanın İslam toplumlarında yüzyılları aşan bir tarihi olmakla beraber, günümüz de hala Batı kaynaklı düşünen kadrolar tarafından devam ettirildiği ve fesadın yaygınlaştırılmaya çalışıldığı da aşikardır. Batı'yı kıble edinen kadrolarında bugüne kadar Batının bilimini gerçek manada sahiplendikleri görülmemiş ancak inançsızlığı, yozlaşmayı, toplumsal ifsadı yaygınlaştırmaya çalıştıklarına şahit olunmuştur. -Zülfükar Fırat: İnzar Dergisi-
Tek parti döneminin CHP Genel Sekreteri'nin şu sözü her şeyi anlatıyor zaten: “…Biz otuz sene sonra gençliğin kafasını Allah ve Peygamber gibi boş laflardan ve mefhumlardan kurtarmış olacağız.” -CHP'nin Günah Galerisinden Sayfalar: Kadir Mısıroğlu, Sebil Yayınları: Sayfa:20-
Zamanımızda akıllı cep telefonları, internet kafeler ve televizyon arasında mekik dokuyan, alışveriş merkezleri ve kahvelerden çıkmayan, kitap okumaya vakit bulamayan bir nesil boy gösteriyor. Maalesef başıboş ve neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmeyen yeni nesillerde manevi bir çöküş gözleniyor.
Evet, maalesef tehlike çok büyük ve yakındır. Çocuklarımızın kimlerle ne yaptığına bakmaz ve yanlış yolda gitmelerine ses çıkarmaz isek, ilerde telafi edilemez sıkıntılarla toplum olarak karşı karşıya kalabiliriz. Bir nesil sonra İslam ve İslam ahlakından uzak seküler, materyalist anlayışla yetişen nesiller kendi dinleri, kültürleri ve toplumlarına aşırı bir kin ve düşmanlık duyacaklardır.
Toplum olarak bizlerde bu gidişe umursamaz davrandık. Şimdi neslimizin daha fazla yozlaşmadan inanç, gelenek ve medeniyetimizden uzaklaşmadan, ebeveynler ve toplum olarak elimizi taşın altına koyalım. Bunu yapmaz isek ilerde çok pişman olacağız ancak son pişmanlık fayda vermeyecektir.
"Yemin ederim! Ya siz iyiliği emreder kötülükten sakındırırsınız veya Allah Teala, sizin kötülerinizi size musallat eder. Böyle olduktan sonra sizin hayırlılarınız dua ederler, fakat duaları kabul edilmez." -Bezzar, Taberânî-
Selam ve dua ile...
Dipnotlar:
(1) İmam Gazzâlî, 'el-Mustasfâ' adlı usûl eserinde , 'şeriatın maksadının: İnsanın, dinini, hayatını, aklını, neslini ve malını korumak' olduğunu belirterek,maslahat ve mefsedeti de bu beş temel hakkı göz önünde tutarak şöyle tarif der: "Beş temel ilkenin korunmasını içeren her şey maslahat: Bu beş temel unsuru ortadan kaldıran her şey de mesfedet olup, bu mefsedetin giderilmesi de maslahattır." -Gazzâlî, el-Mustasfâ, I/287-