Kalabalıklar içerisinde yalnızlığa oynamak,
Veya yalnızlığa oynatılmak,
Ne kadar zor ve acı olsa gerek.
Ay, yıldız ve güneş aydın bir güne doğmaz,
Kar, dolu, yağmur üzerine yağmaz,
Kurşun yarasıyla ısınan, ıslanan vücudumuzda,
Zerre acı, ızdırap, keder olmaz,
Yüreğimizi yakan ateş kardeşin kardeşi vurduğudur,
Ümmetin vahdetten uzak suskunluğudur.
Bizler olduk hevanın insanı,
Aktörler ise İnsanlığa yabani,
Onlar aç kurtlar gibi cani
Hayvanlardan aşağı iseler biz ne yapalım yani.
Bu zamanda kötü ahlaka gebeyiz,
Mazluma bakmaz, zalime boyun eğeriz,
Güneşli olduğumuz halde sanırız ki geceyiz,
İslamı iyi araştırmayıp biz buna engeliz.
Vicdan mahkemesinde mahkûmuz,
Küçük değil çok büyüktür suçumuz,
Böyle devam edersek hasardır sonumuz,
İmanlı gençlerdir buna çare ve umudumuz.
Ülkemiz ayıların oynadığı bir sirk,
Karıncanın ayak seslerinden daha sessizdir şirk,
Fark etmez soy, sop nede ırk,
Şirke girenler ne son ne de ilk.
Furkan’lı bir medeniyetin gençleriyiz,
Hamza, Cafer, Huseyn’lerin eseriyiz,
Yaşadığımız çağda Allah’ın erleriyiz,
Kuklaların şüphesiz dertleriyiz.
Bu kuklalar hemen sarılır silaha,
Büyük oyunlara karşı sen de kalk şaha,
Ezanlar bak çağırıyor fellaha,
Aç ellerini yalvar Allah’a.
Ve deki; artık ağlamaktan, bayılmaktan kötü duyumlardan yoruldum…
Beni- bizi ayıltacak, cesaret verecek haksızlığa karşı
Korkma mazlum, sevin yorgun diyecek,
Muvahhidleri ne zaman görecek bu ümmet…
Çetin bir kışın ardından bahar müjdecilerini bekliyor benliğim.
Sıkıntılara duçar olmuş, sahipsiz kalmış kimliğim
Bu tür serzenişleri geride bırakmak için, Tereddütsüz feda olmalı gençliğim…
Gençlerin hayırda yarıştığı günlerde buluşmak dileğiyle