Ülkemizdeki cezaevlerinde bulunan çocuk sayısı her gün değişmekle birlikte, yaklaşık 2160'a yakın çocuk bulunmaktadır. Bu çocukların 450’si hükümlü geri kalanı ise tutuklu yargılanmaktadır. Ayrıca 510 civarında 0-6 yaşları arasındaki çocuk anneleriyle beraber cezaevinde kalmaktadırlar.
Çocukların yaşadıkları travmalar hem kendi yaşamlarında hem de toplumda kalıcı izler bırakmaktadır. Suça itilmiş çocukların ortak profiline baktığımızda, eğitimsizlik, parçalanmış aile, anne-babanın denetim eksikliği, aile içi şiddet, yoksulluk, sevgisizlik olduğunu görmekteyiz. Ailenin eğitimiyle, aile içindeki olumsuz ilişkilerle, çok çocuk sayısıyla, suça itilme arasında bir bağlantı mevcuttur.
Ülkemizde çocuklar için cezaevleri, ıslah mekanı olmaktan çıkmış, işkence mekanları haline gelmiştir. Çocuk cezaevlerinde yaşanan işkence, dayak, tecavüz, tacizler asla kabul edilebilir değildir. Devlet suça itilmiş çocuklara sahip çıkmadığı gibi onlara maddi ve manevi baskı personeline de sahip çıkıyor. Çeşitli sebeplerden suça bulaşmış insanları eğiteceği yerde, profesyonel suçlu olacağı koğuşlara koyuyor. Cezaevleri, çocuğun toplumla barışık, kişilik, sosyal ve kültürel gelişimi açısından, hapishaneler son derece zararlı mekanlardır. Cezaevleri çocukların suça sürüklenmesinin önüne geçmemekte, tahliye edildikten sonra daha profesyonelce suç işlemeye devam etmektedirler. Suça sürüklenen çocukların ıslahı edilmesi, eğitimlerine ara verilmemesi ve toplumsallaşmalarının sağlanması gerekir. Hapishanenin içinde sınıflar açılmalıdır. Ayrıca düzenli bir şekilde Kur'an'ı Kerim dersi verilmelidir.
Türkiye’de 5 çocuk cezaevi bulunmasının en vahim hususu çocukların ve ebeveynlerin aynı kentlerde olamamasıdır. Çocuklar için çocuk cezaevleri yerine ıslah ve eğitim kurumlarının açılması, çocukların aileleri ve özellikle de anneleri ile yakın yerlerde bulunmaları kesinlikle zorunludur. Ailelerinden uzak olan çocuklar psikolojik açıdan bunalıma girmektedirler. Bu çocuklar gündüz meslek kazandırılacak bir işte çalıştırılmalı, akşam da tek kişilik odalarda yatırılmalıdır. Böyle yapılırsa taciz – tecavüz olaylarının önüne geçilir.
Düzenli olarak bu çocuklara dini eğitim verilmelidir. Yönetici ve gardiyanların dini noktada çok iyi olmaları ve Allah'tan korkan şahıslardan oluşturulması gerekir. Onları suç işlemeye zorlayanlara ağır cezalar verilmelidir.
En büyük sıkıntı ise daha suç işleyip işlemedikleri belli olmayan çocukların tutuklu olarak ağır koşullarda yaşamak zorunda bırakılmalarıdır. Çocuk tutukluluğuna bir an önce son verilmelidir. Çocuklar hızlı yargılanmalı, yargılamaları farklı olmalıdır. Yaş gruplarına, suçlarına göre ayrılmalılardır.
Suçlu Çocuk İstatistikleri:
Adli sicil verilerine göre her yıl ortalama 150 bin çocuk suç işlerken, bu çocukların 3’te 1’i mahkum oluyor. 2011’de Çocuk ve Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri’ne elli bin dava açılmıştır. Bu davalarda yüz elli bin çocuk yargılanmıştır. Bunlardan 28 bin 306’sı çeşitli cezalara mahkum edilmiştir. Bu çocukların 128 bin 856’sı erkek, 12 bin 56’sı ise kız çocuğudur. Suç işleme yaşı verilerine göre en fazla sırayı 16 ila 18 yaş arasındaki çocuklar alıyor. Aynı yıl içinde açılan 49 bin 792 davada 6 bin 386 çocuğa hapis, 13 bin 278 çocuğa para cezası verilirken, 1628 çocuğun ise hapis cezasının ertelendiği görülmektedir. Hükümlü ve tutukluların işlediği iddia edilen suçlar baz alınarak bakıldığında, ilk sırayı 258’i çocuk ve 25 bin 951’i yetişkin olmak üzere 26 bin 209 kişi ile uyuşturucu ticareti görülmekte ve bunu adam öldürme ve hırsızlık suçları takip etmektedir. Uyuşturucu ilkokullara kadar inmiştir. Çocuklar sokaklarda denetimsiz kalmaktadırlar. Aileler onların dışarıdaki hayatlarını takip etmemektedirler. Kız çocuğu arkadaşlarımla pikniğe gidiyorum dediği zaman arkadaş çevresi sorgulanmadan git deniliyor. Ondan sonra zararlarının önüne geçilemiyor. Bu erkek çocuğu içinde geçerlidir.
Adli istatistiklere göre 18 Yaş altı dava rakamları:
2005: 52 bin 767 2006: 60 bin 125 2007: 33 bin 263 2008: 32 bin 906 2009: 40 bin 687 2010: 47 bin 386 2011: 49 bin 792
Gerçek anlamda suçların önüne geçilmek isteniyorsa insanları en iyi bilen yaratıcının hükümlerine dönülmeli ve ilahi kanunlar uygulanmalıdır. Elinin kesileceğini bile bile hiç kimse hırsızlık yapmaz. Kendisinin de öldürdüğü şahsın karşılığında öldürüleceğini bilen, adam öldürür mü? Şu anda var olan sorunların büyük çoğunluğu Allah'tan uzaklaşmaktan ileri gelmektedir. Devlet özel olarak yetim ve parçalanmış ailelerin çocukları üzerinde özenle durmalarıdır. Bu çocuklar kötü niyetliler için müsaittirler. Genelevlerde kalan kadınların çoğu bu tip kimsesiz olup kandırılmış kız çocuklarından olmaktadır. Çocuk yetiştirme yurtları, kadın sığınma evleri ve hapishanelerde bulunan şahıslar devletin politikasıyla ıslah edilemezler. Memurlar bu işi yapamazlar. Buraların yönetimi İslami duyarlılığı fazla olan cemaatlere verilmelidir. Pilot uygulamalar yapılabilir. Devlet görecektir ki buralarda bulunan şahıslar profesyonel suçlu olarak değil topluma faydalı, Allah'tan korkan fertler olarak yetiştirilirler. Denemede fayda vardır.
Allaha emanet olun...