“Resulum! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle. (Zaruri bir ihtiyaçları olup dışarı çıkmak istedikleri zaman), dış elbiselerini üzerlerine giysinler. Bu onların ahlâksız kadınlardan olmadıklarının bilinmesi ve incitilmemesi için daha elverişlidir. Allah çok bağışlayandır, merhamet edendir.” -Ahzab: 59-
“Ey Peygamber! Hanımlarına da, kızlarına da, bütün müminlerin kadınlarına da söyle. Görülüyor ki, burada yalnız Peygamberin hanımlarına ve kızlarına değil, Nur Sûresi'ndeki "Başörtülerini yakalarının üstüne koysunlar, zinet (yani erkeklerin dikkatini çekecek) yerlerini göstermesinler." -Nûr:31- âyeti gibi müminlerin kadınları dahi bu hükmün kapsamına dahil edilmiştir. Bununla birlikte müminlerin kadınlarında asıl olan hürriyet (yani cariye olmadıkları) olduğu için, bundan kast olunanın hür kadınlar olduğu beyan edilmiştir. Araplarda tesettür adet değildi. Cahiliyet devrinde kadına hürmet yoktu. Eski cahiliye kadınlarında erkeklerin dikkatlerini çekecek şekilde göz alıcı biçimde açık saçık çıkan, açılıp saçılan orta malı olanlar bulunurdu. Bundan dolayı kız çocuklarını diri diri gömenler olmuştu. İslam ise kadının şanını iffet ve ısmetle, vakar ve haysiyetle yükseltiyordu.
"Mümin erkeklere söyle, gözlerini sakınsınlar" -Nur: 30- ve "Mümin kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar." -Nur: 31- mümin erkeklerin ve mümin kadınların, yani bir cinsin karşı cinse göz dikmeyip, bakışlarını kısarak edeplerini ve iffetlerini korumayı öğreterek terbiyelerini yükseltmiş olduğu gibi, burada da imanlı hür kadınların hiçbir şekilde eziyete uğramamalarını pekiştirmek için buyuruluyor ki: Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler.
CİLBAB: Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır. "Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir." " Tepeden tırnağa örten giysidir", "Kadınların tesettür ettikleri her türlü elbise ve başka şeylerdir." "Çarşaf ve peçedir".
İDNÂ: Yaklaştırmak demek ise de, âyette ile kullanılması, kapsamak suretiyle sarkıtmak mânâsını da ifade ettiğinden üzerinden sıkı örtmek demek olur. Cilbabdan örtmek tabirinde de iki şekil vardır. Birisi cilbablarından birisiyle bütün bedenini sıkıca örtmek, birisi de bir cilbabın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek demek olur. Bu beyanda da iki suret vardır. Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak. ikincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra, burnunun üzerinden dolayıp gözlerini ikisi de açık kalsa bile, yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır.
Rivayet olunduğu üzere Ümmü Seleme (r.a.) demiştir ki: "Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler' âyeti nazil olduğu zaman Ensar kadınları üzerlerine siyah elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, başları üstünde kuşlar varmış gibi idi."
Hz. Aişe'den rivayet edilmiştir ki; "Ensar kadınlarına Allah rahmet etsin. Bu "Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına bütün müminlerin kadınlarına da söyle" âyeti indiği zaman mırtlarını yardılar, onunla başlarını sardılar da Resulullah'ın arkasında öyle namaz kıldılar ki, sanki başlarında kargalar varmış gibi..." demiştir. Bu tesettür onların tanınmalarına, dağınık cariyelerden, adi kadınlardan vakar ve heybetle seçilerek hürmet edilmelerine ve dolayısıyla incitilmemelerine elverişli olan biçimdir. Gerçi eziyeti kendilerine davet edecek olan içi bozukları örtü tutacak değildir. Fakat imanlı, temiz kadınların, kirli bakışlardan yuvalarında gizli inciler gibi korunmuş kalmalarına en uygun olan biçim de budur. Asıl o zamandır ki onlara eziyet edecek olanların açık bir vebal ve iftira yüklenmiş oldukları ortaya çıkar. Ve dolayısıyla bundan önceki ve sonraki âyetlerin hükümlerine dahil olacakları anlaşılır. Bununla birlikte Allah bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulunuyor. Burada yukardaki âyetlerin eki gibi getirilen bu son cümle çok anlamlıdır.
Allah’ın, örtünme ile ilgili ayeti tümüyle kadınları ve genç kızları kötü niyetli insanların saldırılarından korunmak içindir. Bu ayet inmeden önce cariye kadınlar ile fuhuş işi ile uğraşan kadınların giyimleri ile temiz, hür ve iffetli kadınların giyimleri aynı idi. Bu yüzden erkekler bazen bilmeden bu hür ve iffetli kadınlara da laf atıp onları rahatsız ediyorlardı. Hür ve iffetli kadınlar bu ayetin inmesinden sonra örtündüler. Böylece toplumda tanındılar. Ve eziyete uğramaktan kurtuldular.
Kadınlar ve genç kızlar evde bulundukları zaman giydikleri elbiseler eski olduğu halde dışarı çıktıkları zaman ise güzel elbiselerini giyip açılıp saçılıyorlarsa kimin içindir. Dışarda dikkat çekip bakışları kendi üzerlerine çekmek için değil midir? Adam dışardan eve geldiğinde, ona kapıyı açan hanımı berbat giyinmişken, adamın: hanım, düğün var sözüyle kadın hemen banyoya koşuyor ve en güzel elbiselerini giydikten sonra kokusu etrafa yayılan kokularını da sürerek dışarıya çıkmaya hazır duruma geliyor.
Allah için kendi kendimize soralım: Bu kadın kocası için mi yoksa başka erkekler için mi süslenmiş. Bir sürü yabancı erkeğin karşına geçip oynuyor. Kocası da karşısına geçip hanımının erkekler için oynamasını seyrediyor.