Allah (cc) Kur’an’ı Kerimde şöyle buyurmaktadır. “Gerçekten biz insanı en güzel bir şekilde yarattık. Sonra o (bazıları, yaptıkları kötülüklerle) aşağıların aşağısına yuvarlandı.” -Et Tin Suresi: 4-5-
Mahlûkatın en şereflisi olarak yaratılan insan, yaradılış istikametinde bir hayat sürdüğü zaman huzurlu olur ve çevresini de kendisiyle beraber güzelleştirir. Ama yaradılış gayesini bir tarafa itip Allah yerine menfaat, korku, benlik, parti, ideoloji, lider, şöhret ve şehvetlerinin kulu kölesi olanlar zulüm ve fitnenin sebebi olarak hayatı ve dünyayı çekilmez hale getirirler. İnsanın sahip olduğu akıl, bilgi, güç ve irade sınırlıdır. Gücü ve bilgisi sınırlı olan insan eksik ve hatalardan beri değildir.
İnsanın olduğu yerde mutlaka hata ve eksiklikler vardır. Hatasını kabullenmek insani olgunlaştırır; hatasız olduğunu iddia etmek veya hatada ısrar ise kişiyi aşağıların aşağısına yuvarlar. Bunun en iyi örneğini Allah’u Teala Âdem ve İblis örneğiyle bize göstermektedir. İblis yanlış yaptı ve yanlışında ısrar ederek lanetlendi ve şeytan oldu. Âdem ise, yaptığı hatadan dolayı pişman oldu; hatasını kabul ederek tövbe etti ve affı için bildiği, öğrendiği bütün kelime ve yollarla Allah’tan af istedi.
—“Hani Rabbin Meleklere, ‘Muhakkak yeryüzünde bir halife yaratacağım’ demişti. Melekler, ‘Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Hâlbuki biz seni hamd ile tesbih ve noksan sıfatlardan tenzih ediyoruz’ dediler. Allah, ‘şüphesiz, ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim’ buyurdu.
— Ve Âdem’e bütün isimleri öğretti. Sonra onları meleklere arz ederek ‘Haydi bunların adlarını söyleyin’ buyurdu.
— Melekler, ‘Seni tenzih ederiz. Senin öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Muhakkak her şeyi bilen hâkim ancak sensin’dediler.
— Allah, ‘Ey Âdem! Onlara eşyanın adlarını haber ver’ buyurdu. Âdem eşyanın adlarını söyleyince, Allah, ‘Ben size demedim mi ki, göklerin ve yerin gaybını ben bilirim. Açıkladığınız ve gizlediğiniz her şeyi de ben bilirim!’ buyurdu.
— Hani Meleklere, ‘Âdem’e (hürmet için eğilerek) secde edin’ demiştik de, İblis’ten maada bütün melekler secde etmişlerdi. İblis secdeden kaçındı, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.” -El Bakara Suresi: 30-34-
— “Allah ( İblis’e), ‘Ben, sana emrettiğim halde, secde etmene mani neydi?’ diye sordu. İblis, ‘Ben ondan üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu ise topraktan yarattın’ dedi.
—(Allah), ‘Öyleyse hemen in oradan! Sana cennette kibirlenmek yaraşmaz. Haydi çık! Çünkü sen, alçaklardansın!’ buyurdu.” -El Araf Suresi: 12–13-
—Dedik ki, “Ey Âdem! Eşinle birlikte Cennete yerleşin. Ve onun nimetlerinden istediğiniz yerden ikiniz de bol bol yiyin. Ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!” -El Bakara Suresi: 35-
—Derken, şeytan ikisinin de ayaklarını kaydırdı ve onları bulundukları yerden çıkardı…
—Nihayet Âdem, Rabbinden bir takım kelimeler belleyip aldı (ve bunlarla tövbe etti). Allah’ta tövbesini kabul buyurdu. Çünkü Allah, tövbeleri kabul eden, sonsuz merhamet sahibidir. -El Bakara Suresi: 36–37-
—(Âdem ile Havva) “ Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer sen bizi bağışlamaz ve merhamet etmezsen, muhakkak ziyan edenlerden oluruz!” dediler. -El Araf Suresi:23-
Ey insan! Dur ve düşün! Düşün ve kendine gel. Bütün bu kavga ve huzursuzluğun sebebi nedir? Şeytanın isyanın sebebi, kibir ve kendini üstün (ırkçılık) görmesinde ve bu hatasında ısrar etmesidir. Ve bu isyan onun lanetine sebep oldu. Âdem de hata yaptı veya yanıldı- aldatıldı. Ama yanlışında ısrar etmedi. Hatasını kabul etti, af diledi ve bağışlanarak Peygamberlikle ödüllendirildi.
İşte senin önünde iki örnek; hatalarında ısrar ve isyan ederek aşağıların en aşağısına yuvarlanarak hayatı cehenneme çevirmek… Veya hata ve yanlışlarından dönerek, tövbe etme ve çevreyle, insanlarla barışarak hayatı cennete çevirmek. Hangisi olmak istersin? Tercih senin…
Yalan ve iftiranın olmadığı; zulüm ve savaşların olmadığı; Tarafların birbirlerinden özür dilediği, hatalardan dönülmenin takdir edildiği; Adalet, barış ve huzur dolu bir gelecek dileğiyle…