Emperyalistlerin İslam toplumunu ve geleceğimiz olan gençlerimizi, nesillerimizi türlü planlarla İslam’dan uzaklaştırmak yolunda geliştirdiği yozlaştırma ve ifsad projelerine daha önce dikkat çekmiştim.
Çağdaşlık, batıcılık, milliyetçilik gençlerimize güzel gösterilerek, gençlerimiz İslam’dan uzaklaştırıldı. Gençler fuhşun ve şehvetin esiri haline getirildi.
Son zamanlarda dikkat ediyoruz da; dindar-mütedeyyin birçok ailenin evladı onların ihtiyarı dışında gençlerinin bu kirli tuzağa çekildiğini duyuyor ve görüyoruz. Onun için hiç kimse; “Benim evladıma bir şey olmaz…” zehabına kapılmasın. Bu şekilde düşünen birçok tanıdığımız ailenin çocukları paraya tamah etmekten midir? Yanlış arkadaş ve çevre tercihi sonucu mudur? Bu kötü yola bir şekilde bulaştıklarını görüyor ve duyuyoruz. Onun için tehlike çok büyük ve yakındır. Hatta bu planları devreye koyanlar özellikle toplumun sigortası olan bu dindar aileleri bilinçli olarak hedefe koyduklarını anlamak zor değildir.
Bu büyük tehlike karşısında bize düşen gençlerimize ve neslimize sahip çıkmaktır. Bu sahip çıkma tabi ki sadece lafla olmaz. Gençlerimizle vakit geçirmeli, onların kimlerle arkadaşlık ettikleri ve vakitlerini nerede geçirdiklerine dikkat etmeliyiz. Ayrıca onları emin olduğumuz bir çevre içerisinde İslam’a gönül vermiş samimi insanlarımızla birlikte olmalarını sağlamalıyız. Aksi halde sadece evde gördüğümüz çocuklarımıza sahip çıkamayız.
Maide 105. Ayette ALLAH’u Teala: “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir.” diye buyuruyor. Bizler üzerimize düşeni yaparsak, kendimize ve ailemize çeki düzen verirsek inşallah İslam düşmanlarının oyun ve hileleri başlarına geçecektir. Yeter ki bizler, İslam’a samimi ve ihlaslı bir şekilde bağlanalım. Ailemize, gençlerimize ve nesillerimize sahip çıkalım.
Toplum olarak baktığımızda genellikle iş, güç, kariyer vs. derken ailemizi ve gençlerimizi ihmal ediyoruz. Onları kendi hallerine bırakınca “Kainat boşluk kabul etmez” kaidesi gereğince boşluğu başkaları doldurarak; gençlerimizi, evladımızı elimizden alarak kirli planlarına alet ediyorlar. Biz iş-güçten kafamızı kaldırıp ailemize bakana kadar, çoğu zaman iş işten geçiyor. Onun için bu hatalardan vazgeçelim. Toplumun geleceği ve omurgası olan gençlerimize sahip çıkalım. Onları Mus’ab Bin Umeyr (R.A) gibi İslam’a hizmet eden genç sahabileri örnek almalarını sağlayalım. Aksi takdirde onların başkalarını örnek almasının önüne geçemeyiz.
Bu hakikati türkücü İzzet Yıldızhan kadar bile idrak edemiyorsak vay halimize demekten kendimi alamıyorum.
Bakınız Yıldızhan ne diyor: “Şu an Türkiye’de çok pişman starlar var. Gençliklerinde çocukla uğraşmamak ve çocuğun onları engelleyeceğini düşündükleri için çocuk yapmamışlar. Şimdi de çocuk yapamıyorlar. Onun yerini dolduramıyorlar. Yalnız kalmışlar, pişmanlar. Özellikle yaşı daha ileri olanlar daha da pişmanlar. Para evladın yerini dolduramaz. Ben evlatlarımla kısa zaman da geçirsem kaliteli zaman geçiriyorum, onlarla ilgileniyorum, onlar benim her şeyim.”
Yıldızhan, belki sadece bir açıdan olaya yaklaşmış olsa da, bir hakikati ifade etmiş. Bizler geleceğimiz olan gençlerimiz ve çocuklarımızı her şeyden önce İslam terbiyesi ile yetiştirmekle yükümlüyüz. Bunu yapmadığımız takdirde dinen sorumlu olduğumuzu da unutmayalım. Ahirette yakamıza yapışacak evladlarımıza da, ALLAH’a da verecek bir cevabımız olmayacaktır. O zaman iş, para, kariyer gibi dünyevi sıfat ve meşguliyetlerde bizi kurtaramayacaktır.
Selam ve dua ile…