İnsanları imtihan gereği Hak yoldan saptırmak için müddet verilen; Allah’ın lanetine uğramış ve kovulmuş şeytandan elbette hayır gelmez ve dost olmaz. Aynı şekilde şeytanın yolundan giden ve onun taktiklerini uygulayan güçlerden de insanlığa hayır gelmez ve kimseye dost olmazlar.
İnsanlığın yüzkarası olan, emperyalist hedefler uğruna; milyonlarca insanı öldürmekten çekinmeyen, her türlü fitneyi yapmaktan geri durmayan ABD, İsrail ve diğer emperyalist ülkelerden de ne bize, ne de insanlığa hayır gelmez ve dost çıkmaz.
Özellikle yüzyıldır İngiltere’den sömürgecilik bayrağını devralan dünyanın jandarması Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İslam dünyasının ve insanlığın en büyük düşmanıdır. Merhum İmam Humeyni’nin dediği gibi “Büyük Şeytan ABD”nin, yapmadığı hainlik ve düşmanlık kalmadığı halde hala “müttefik” ve “stratejik ortak” denilmesi ve diplomatik ilişki kurulmasını anlamak mümkün değildir.
İslam coğrafyasında ve dünyanın her köşesinde akan her damla kanın, her acının arkasında ABD ve işbirlikçilerinin olduğu gün gibi ortada olmasına rağmen, ondan dostluk ve medet umanların olması insanlık adına utanç vesilesidir.
ALLAH’u Tela Kur’an’da kâfirlerden dost olamayacağını bize bildirip uyarmasına rağmen, bizler hala onları kendimize dost tutmak için bahanelere sığınıyoruz ve sonuçta zarar ediyoruz.
“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.” -Maide: 51-
“Onların dinlerine uymadıkça ne Yahudiler ve ne de Hristiyanlar senden asla hoşlanmayacaklardır. De ki; ‘Doğru yol, sadece Allah'ın yoludur': Eğer sana gelen bilgiden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah tarafından ne bir dost ve ne de bir yardımcı bulamazsın.” -El Bakara: 120-
ALLAH’u Teâla bizi birçok ayette uyardığı halde biz halen onlardan medet umarak “ama’lara” sığınıyoruz. Oysa ABD, İngiltere, israil gibi emperyalist ülkeler nereye girmişlerse ve kiminle ilişki kurmuşlarsa oraya fitne, fesat, katliam, trajedi ve gözyaşından başka bir şey götürmemişlerdir. Şimdi bütün bu gerçekler ortadayken siyasilerimizin ve akademisyenlerin bunlara manasız bir şekilde “müttefik ve stratejik ortak” demesi ve sözde çözüm için görüşmeler yapılması tam bir akıl tutulmasıdır.
ABD ve diğer emperyalistler biz Müslümanlara ne zaman dost oldular da şimdi dost olacaklar. Sürekli olarak bizi parçalamak için derin fitne tohumları ekmekten, ülkelerde darbe yapmaktan, bizi birbirimize kırdırmaktan, düşmanları barındırmaya kadar her türlü ihanet ve düşmanlığı açıktan yaptıkları halde onlara dost gözüyle bakmak tam bir gaflet halidir.
Ülkemiz başta olmak üzere İslam dünyasındaki bütün fitne ve saldırıların arkasında ABD ve yandaşları olduğunu bilmeyen yok. Ancak her ülkede devşirdikleri etkili ve yetkili zevat marifetiyle kamu diplomasisi ve ellerinde bulundurdukları medya gücünü kullanarak, algı operasyonları ile olumlu imaj oluşturmaya çalışıyorlar. Ancak artık mızrak çuvala sığmıyor. Ülkemizde de, tüm İslam coğrafyasında da halklar her türlü kötülüğün arkasında ABD ve işbirlikçilerinin olduğunu görüyor ve yapılanları unutmuyor.
ABD tıpkı şeytanın önden, arkadan, sağdan, soldan yaklaşarak insanı sırat-ı müstakimden saptırmak istemesi misali; her şeytanlığı deniyor. Darbe, terör olayları, iç karışıklıklar ile becermediğini siyasi ayak oyunları ile sağdan yaklaşma suretiyle diplomasiyi kullanarak, kendini şirin ve dost göstererek Müslüman ülkeleri ve halkları sırtlarından hançerlemeye çalışıyor. ABD sahada her türlü mel’unca iş çeviriyor, masada ise siyaset ve diplomasiyi kullanarak sonuç almaya çalışıyor.
Sonuç itibariyle ALLAH ve Resûlu’nun uyarılarına uymalı, ABD ve diğer emperyalistlerin dost değil, asıl düşmanlarımız olduğunu bilelim ve ona göre lafla değil, siyaseten ve askeri güç olarak tedbirli şekilde etkili icraatları hayata geçirelim.
Selam ve dua ile…