Devletin, fabrikaları ve halka fayda veren yerleri özelleştirmesi yanlıştır. Özellikle halkın çalıştığı fabrikaları şahıslara satarak halkı bütün dertleri daha fazla kar etmek olan holdinglere satması halkı sıkıntıya sokmaktadır. Halkın faydasına hizmet eden fabrikalar özelleştirilmemelidir.
Devlet, fabrikaları özelleştirerek zenginlerin halkı sömürmesine imkan sağlamaktadır. Fabrikalar veya devletin diğer kurumları zarar ediyor diye fabrikaları özelleştirmek halka haksızlıktır. Bu fabrikaların Niye zarar ettiklerini araştırmak lazımdır. İyi bir araştırma sonucunda daha doğru adımlar atılarak zarar önlenebilir. Özellikle zarar ediyor denilerek satılan kurumlar özele satıldıktan kısa bir süre sonra büyük kârlar elde etmeye başlıyorlar. Demek ki bu fabrikalar zarar etmiyor. İyi yönetilmiyorlar. Eğer iyi yönetilirse, O zaman bu fabrikalar nasıl özelin elinde büyük kârlar elde ediyorlarsa, devletin elinde de büyük kârlar elde ederler. Özelleştirme yapılan yerler devlete büyük vergiler verdikleri halde, astronomik rakamlarla kar elde ediyorlarsa, demek ki bu fabrikalar zarar etmiyor. Ama iyi yönetilmiyorlar.
Ben, bir Batmanlı olarak çok yakından bildiğim bir olayı size anlatacağım. Ondan sonra bu fabrikaların niye zarar ettiğini öğrenmiş olacağız. Batman'da Türkiye Petrolleri Rafinerisi bulunmaktadır. Burada TÜPRAŞ dediğimiz üretim kısmı da vardır. Bizim mahallemiz bu rafineriye en yakın mahalledir ve onun alt kısmına düşüyor. Bahçelerimizdeki su kuyularımız benzin fışkırıyordu. Hemen hemen birçok evin benzin kuyuları vardı. Bunlar günde 1 varil benzin kuyulardan çıkarıp satıyorlardı. Kuyusu olmayanlarda benzin çıkarmak için Kuyu kazdılar. Hepimiz şaşırmıştık. Bu benzin nereden geliyor. Sanayi sitesinde bir işyerinin bodrumunda Gaz sıkışması sonucu büyük bir patlama meydana geldi. Bazı insanlar öldü. Yaralananlar oldu. Bu olaydan sonra bu rafineri dediğimiz kısım özelleştirildi. TÜPRAŞ özelleştirildikten sonra, sahipleri hemen yönetimi değiştirdiler. Çalıştıracakları şahıslarla anlaşmalar yaptılar. İşlerine yaramayan işçilerle yollarını ayırdılar. Fazla işçileri çıkardılar. Az işçi ile büyük kârlar elde ettiler. TÜPRAŞ’ın benzin kazanlarını elden geçtiler. İşte bu aşamada, bizler şunu öğrendik. Bu benzin kazanları devletin elindeyken, kazanlarda büyük delikler olmuş ve benzin bu deliklerden yere akıyormuş. Ne buradaki işçiler ne mühendisler ne de amirler yere dökülen bu benzine çare aramamışlar. Ama TÜPRAŞ Koç’un eline geçince bu deliklerin hepsini kapatmış. Dolayısıyla tek bir benzin damlası yere akmamış. Bizim benzin kuyularımızda böylece kurumuş oldu.
Gelelim tütün işletme fabrikalarına; bunlarda zarar etmiştir. Niye? Burada çalışan Eksperler tütün balyalarının temizliğine rüşvet karşılığında dikkat etmemişler. 20 kiloluk tütün balyalarının içine 20 kiloda taş konulduğu halde bunlar oralı olmamışlar. Bozuk olan tütünler iyi fiyatla satın alınmıştır. Yetkililer, müdürler, işçiler hiç kimse bu işe dur dememiş. Diğer taraftan Çiftçiler de birkaç kuruş fazla para alayım diye yetkililere rüşvet vererek kötü, taşlı, topraklı mallarını devlete iyi fiyatlı vermiştir.
Her gelen iktidar kendi yandaşlarını buralara doldurarak 30 kişinin yapması gereken bir işi 150-200 kişi ile yapmaya çalışmışlar. Bu işçiler torpilli oldukları için işe gelmeden maaş almışlar. Bütün iş yine 30 işçiye kalmıştır. Dolayısıyla devletin bu zarar eden fabrikaları kapatmalarına sebep olmuşlardır. Buğday ofislerinde de kötü Buğdaylar iyi fiyatlarla alınmaya çalışılıyor. Eksperler ve yetkililer buna dur demiyorlar.
Şeker fabrikalarına baktığımızda da durum aynen diğerleri gibidir. Böyle olunca devlette bu fabrikaları satıyor.
İleride Milli Eğitim'de satılacaktır. Çünkü oradaki idareciler de günlerinin geçmesi için uğraşıyorlar. Yani Eğitim'in üzerinde durmuyorlar. Ama özel olduğunda, sahipleri öğretmenlerden bu şekilde kabul etmez. İdareciden de kabul etmez. Onların daha iyi bir performans göstermelerini ister. Çalışmayanı kapının önüne bırakır.
Son olarak söyleyeceğim şudur. Özelleştirme, toplumun devlet ile uyumlu çalışmamasından kaynaklandı. Yani çalıştığı kuruma sahip çıkmadı. Eğer işçiler, yetkililer dürüst olsalardı, bu Fabrikalar zarar etmeyeceklerdi. Devlette bunları satmayacaktı. O zaman önce suçu kendimizde arayalım. Devlet ise kontrol görevini yerine getirmedi. İktidarlar da birçok yerde Oy kaygısı ile hareket ederek yanlışa dur demedi. Dolayısıyla bu kurumlara şişirme kadrolar verdi. Böylece fabrikaların zarar etmesine ve devletin sırtında bir kambur olarak kalmasına zemin hazırlamış olundu. Bugünkü özelleştirmede hepimiz suçluyuz.
Devlet geriye kalan fabrikaları kendi malları olarak görecek yetkililer atayarak burada ki işçileri halkın kanını emen iş adamlarına peşkeş çekmemelidir. İşçilerde dürüst olmalıdırlar. Sonuçta olan onlara oluyor. Özelleştirilen yerlerde ki işçiler eziliyor. Mallarda fahiş fiyatlarla halka satılıyor. Elektrik kurumlarını herkes görüyor. İşçilerin maaşını bile faturalara yansıtıyorlar. Karlarından vermiyorlar. Olan gariban halka oluyor.