Hepinizin malumu ki, 17 Mart tarihinde gerçekleşmesi gereken sınav ‘teknik aksaklıklar’ nedeniyle 31 Mart – 1 Nisan tarihine ertelendi. Ancak aksaklıkların hâlâ giderilemediği bariz bir şekilde görüldü. Sınavda öğrencilerin girecekleri sınav sayısıyla cevap formunda tutarsızlık oluştu. 5 veya 6 dersten sınava giren öğrencilere yalnızca 4 cevap formundan oluşan kodlama formu dağıtıldı. Bu skandal neticesinde sınav gözetmenleri olayla ilgili tutanak tuttu.
Konu ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığı da bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Açıklamada, “Açık öğretim kurumları sınavlarının 31 Mart – 1 Nisan tarihlerinde yapılmakta olan 2. dönem sınav oturumlarında 4’ten fazla dersten sınava giren adayların cevap kağıtlarında teknik bir hatadan dolayı 4 ders için kodlama alanı ayrılmıştır. 4’ten fazla dersten sınava katılan adaylara yönelik, cevap kağıtları eksik basılan dersler için, 21 Nisan Cumartesi günü saat 09.30’da telafi sınavı yapılacaktır. Konu ile ilgili açık öğretim kurumları öğrencileri herhangi bir mağduriyet yaşamayacaktır. Yapılan bu teknik hata nedeniyle bütün öğrencilerimizden özür diliyoruz.” Denildi.
Peki, bir açıklama ve arasına sıkıştırılmış olan özür yeterli mi?
Kesinlikle hayır. Bunu yapan da insandır, hata yapabilir, bir hata ile ne olacak? Gibi sorular sorulabilir. Ama eğitim gibi ciddi bir konuda, bakanlık gibi ciddi bir müessesede, her türlü imkan ve ortamda böyle bir hata kabul edilemez.
Evet, eksik derslerin telafisi olunacak denilmiş yetkililer tarafından. Ya vakit-zaman kaybının telafisi nasıl olacak? Hele ki birilerinin yanında çalışmak zorunda olan bir öğrenci 2.defa izin isteme ezikliği içerisine girmeye zorlanılma durumuna kim nasıl izah edebilecek? Psikolojik olarak kendisini o günkü sınava hazırlayan öğrencinin o anki şaşkınlık ve hayretinin karşısında olan durumun vahameti nasıl olacak?
Bunlar yetmezmiş gibi 21 Nisan'da tekrar 100 binler toplanıp sınava girecek, 10 binlerce görevli sınavda gözetmenlik için atanacak. E ne olmuş sanki?
Öğrenci fırsat bulamayacağı ya da bir iki ders için gelecek kredileri de istemiyorum diyeceği için sınava katılım çok düşük olacak. Okullarda görülen kurslar tekrar iptal edilecek, o kurslara giden öğrenciler mağdur olacak. Başka işi gücü yokmuş gibi her okula polis memuru temin edilecek. Vakit israfıyla beraber gözetmenler ve diğer görevliler için yığınla deste paralar cepten çıkacak.
Peki, ya bu işin Sorumlusu kim? Kim bunca şeye hesap verecek?
......!!!
Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenleri performans sistemiyle velilere ve öğrencilere puanlandırıyor. Tabiri caizse eğitim sistemindeki bütün sorunları öğretmenlere yıkıyor. Ancak Bakanlık, böyle bir sınavı dahi beceremiyor ise, (beceremiyor diyorum çünkü, bunun başka açıklaması yok.) Kendisine nasıl bir performans ile sisteme tabii tutacak merak içerisinde izliyor olacağız.
Böyle sıkıntıların bir daha yaşanmaması temennisiyle, kalın sağlıcakla...