Bu yazımda toplumumuzda önemli bir sorun olan "Ticaret ahlakı" konusu üzerinde durmak istiyorum.
Bizler nedense İslamı sadece namaz ve oruç gibi ibadetlerden ibaret zannederiz. ALLAH’ın bunların dışındaki cihad, irşad, adalet, doğruluk, kul hakkı, muamelat gibi emir ve nehiylerini hep göz ardı ederiz. Sadece namaz ve diğer ibadetlerle dünya ve ahiretimizi kurtardığımızı zannederiz. Oysa Kur’an ayetlerine ve Peygamberimizin (S.A.V.) uygulama ve hayatına baktığımızda yanıldığımızı göreceğiz.
Dinin emirlerinden olan ve geçmiş kavimlerin helakine sebep olan ticaret ahlakı üzerinde durmamız gerekir. İnsanlar namazımıza niyazımıza değil, muamelat ve alışverişimizde olan dürüstlük ve doğruluğumuza bakarak İslamı ve tüm Müslümanları değerlendiriyor. Olumlu ve müspet bir izlenim pratik olarak ortaya koyduğumuzda, yaptığımız tebliğ yerine geçtiğinden insanlar İslama yaklaşır. Şayet olumsuz ve menfi bir izlenim bırakırsak bu durumun insanların İslam'dan uzaklaşmasına sebep olacağımızdan büyük vebal altına gireceğiz. Durum bu kadar önemli ve ciddi iken maalesef zamanımızın Müslümanları bu tür sosyal, ticari ilişki ve muamelelere yeterince önem vermiyor.
Yukarıda da söylediğimiz gibi, İslam’da ibadetler yalnızca namazla, oruçla sınırlı değildir. Yüce Allah’ın hoşnut ve razı olduğu bütün söz, fiil ve davranışlar geniş anlamda ibadet kapsamındadır. Bu bağlamda, kişinin kazancını helâl yoldan elde etmesi, İslami prensiplere uygun olarak ticari ve iktisadi davranışlarda bulunması, iş ve icraat yapması da ibadettir. Kısaca hayatın bütün alanlarını geniş anlamda ibadet kapsamına alan İslam; meşru ticareti de ibadet olarak değerlendirmiş; bunun gerçekleşmesi için ticari hayatta uyulması gerekli ahlaki prensipler getirmiştir. İslam'da ticari ilişkilerde son derece dürüst ve güvenilir olma şartı ilke olarak konmuştur. Bu ilkeler tamamen benimsenmiş ve uygulanmış olsaydı, bugün piyasada görülen bozukluklar olmayacaktı. Şüphesiz helal ve meşru bir ticaret yapabilmek için İslamın ticari prensiplerini, diğer bir ifadeyle ticaret ahlakını öğrenmek şarttır. Müşteriyi aldatmamak, yalan yere yemin etmemek, hileli ölçüp tartmamak, karaborsa amaçlı malı stoklamamak, müşteriye iyi davranmak, müşteri kızıştırmamak, ticari işlemlerin kayıt altına alınması gibi İslami kural ve prensipler konulmuştur. Tacirin dürüst olması ile ilgili olarak bir örnek vermemiz gerekirse, Resulullah (S.A.V.) buğday satan bir adama rastladı. Satıcıya: “Nasıl satıyorsun?” diye sordu.
Adam da kendince anlattı. O esnada, Resulullah (S.A.V.)'e:
“Elini onun (buğdayın) içine daldır!” diye vahy (işaret) edildi.
Allah Resûlu (S.A.V.) de elini daldırdı ve buğdayın ıslak olduğunu gördü. Bunun üzerine, “İnsanların görmesi için ıslak olanı üst tarafına koysaydın ya! Aldatan bizden değildir.” buyurdu. -Müslim, İman, 164-
Hadiste ifade edildiği üzere İslam iktisadi sistemi ve ticaretin temelini, doğruluk ve dürüstlükle, ferd ve cemiyete hizmet anlayışı üzerine kurmuştur. Ancak insanlarda olan mal ve para biriktirme sevdası ve düşkünlüğü dolayısıyla insanoğlunun ticarette yaptığı hile ve düzenbazlıkların haddi hesabı yoktur. Bu yüzden nice kavimler batmıştır. Yine de bu dünya akıllanmayan nice gaflet yolcularıyla doludur. Sınırsız zenginlikleri dolayısıyla infak, zekat ve muhtelif hayru-hasenat ile fakir, garip, kimsesiz, dul, yetim ve muhtaçları gözetecekleri yerde onların haklarını bir vampir iştahıyla gasp edenler tarih boyu hiç eksik olmamıştır…
Cenab-ı Hakk, Kur’an-ı Kerim’de kıyamete kadar gelecek ümmetlere ibret olması için Şuayb (A.S.)‘ın kavmi olan Medyen ve Eyke halklarının helâkinin, ticaret ahlâklarının son derecede bozulmuş olması sebebiyle olduğunu bildirmektedir. Onun için ticârette sahtekârlık yapılıp harâm yenmesi, zayıfların ezilmesi, bir kavmin helâkine sebeb olacak kadar ağır bir suç ve vebaldir. -Osman Nuri Topbaş Altınoluk Dergisi: 2001 – Ocak, Sayı: 179, Sayfa: 028-
"Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin! Sizin için ondan başka ilah yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın. Zira ben sizi hayır (ve bolluk) içinde görüyorum. Ve ben, gerçekten sizin için kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum. Ve ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle yapın; insanlara eşyalarını eksik vermeyin; yeryüzünde bozguncular olarak dolaşmayın." -Hud Suresi: 84-85- Bütün bunlara rağmen namuslu iş yapan, doğru, dürüst ve güvenilir esnaf ve tüccar, sayı bakımından her zaman azınlıkta kalmaktadır. Belki de bunun için Hazreti Peygamber(S.A.V.), dürüst tâcirlere büyük mükâfat bildirir. Hadis-i şeriflerde buyrulur:
“Doğru tacir, kıyamet günü Arş’ın gölgesindedir.”
“Doğru sözlü, dürüst ve güvenilir tâcir, nebîler, sıddîklar ve şehitlerle beraberdir.” -Tirmizî, Büyû, 4-
Maalesef toplumumuzda namaza hatta gece namazına son derece önem veren bir çok kişinin ticaretlerine, borçlarına, ticaret ahlakı ve diğer muamelatlarına önem vermediklerini ve toplumda kötü örnek olduklarını görüyoruz. Onun için hayatımızın bütün alanlarında olduğu gibi ticaret ve muamelatlarımızı da İslama göre tanzim etmek zorundayız. Ticaretimizde İslami ölçüye uymamayı basite almamalıyız. Unutmayalım ki, ticarette İslami ölçülere uygunluk asıldır. Aksi hüsrandır.
Selam ve dua ile...