100 yıl önce başlayan ihanet planında 100 yıl sonra ikinci aşamaya geçildi. İngiliz ordusunun 9 Aralık 1917'de Osmanlı Devleti'nden aldığı Kudüs’te, işgalin 100. yılında ABD'nin kirli planları devreye girdi ve 6 Aralık 2017 günü büyük şeytan ABD’nin israil kölesi başkanı Donald Trump’ın Kudüs ile ilgili şer planını açıkladı.
O dönemde bu gelişme sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı ile 13 Aralık Çarşamba günü İstanbul'da Kudüs gündemiyle olağanüstü toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı’nca (İİT), Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olduğu kararı alındı. Hem üye ülkeler hem de tüm ülkelere Filistin devletini ve başkentini tanıma çağrısı yapıldı. Gerek bu karar gerekse BM’de Türkiye’nin yoğun çabasıyla alınan tarihi karara rağmen ABD dünyaya meydan okurcasına; 14 Mayıs 2018 günü Tel Aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararını uyguladı. Haftalardır Gazze’den “Büyük Dönüş Yürüyüşü” ve 3.üncü intifayı başlatan Filistinliler ABD'nin büyükelçiliğini işgal altındaki Filistin'in başkenti Kudüs'e taşımasını protesto etmek için Gazze Şeridi sınırına yürümeleri ve israil katillerinin ateş etmesi ile şu ana kadar 66 sivil kardeşimiz şehid düştü ve binlerce kişi de yaralandı.
Bu vahşiyane katliam ve soykırım nedeniyle başta Türkiye olmak üzere dünya ayağa kalktı. Ne var ki israil ve kölesi ABD sadece güçten anlıyor. İİT dönem başkanı olan Türkiye’nin girişimleri ile 18 Mayıs 2018 Cuma günü İstanbul'da olağanüstü İslam Zirvesi yapılarak önemli kararlar alındı. İİT İslam Zirvesi Konferansı Olağanüstü Toplantısı'nın 30 maddeden oluşan sonuç bildirgesinde, Filistin'e uluslararası barış gücü gönderme yolu da dahil olmak üzere, Filistin halkına uluslararası koruma sağlanması çağrısında bulunuldu. Önemli ve cesur kararlar alınmasına rağmen alınan bazı kararlarda beklentilerin altında kaldı.
İslam ülkelerinden BM’den “Barış gücü” talebi değil, israil’e karşı İslam devletlerinin birlik olmaları, israil ile her türlü münasebetin kesilmesi ve israil ile iş yapan her devlet ve kuruma ambargo uygulanacağının açıkça belirtilmesi ve bunun hassasiyetle uygulanmasını istiyor ve bekliyoruz. Bu birliğin sağlanması sonrası atılacak adım; israil ve ABD ile tüm İslam düşmanlarının anlayacağı dilden cevap verilebilmesi için “Filistin devleti ordusu” kurularak her türlü destek verilmesi olmalıdır. Bunun dışında alınacak kararlar kağıt üzerinde kalmaktan ve konuşmalarda havada kalmaktan öteye geçmeyecektir.
Halklar, siyasi partiler, cemaatler, STK’lar, basın ve fertler olarak üzerimize düşeni yapmalıyız. En başta Kudüs davasını sürekli gündemde tutarak, Filistinli kardeşlerimizin yalnız olmadıklarını tüm dünyaya göstermeliyiz. Mitingler, basın açıklamaları vs. ile hükümetler üzerinde baskı kurarak İsrail yok oluncaya kadar mücadelemizi devam ettirmeliyiz.
Batı emperyalizmi ve dünya siyonizminin israil’i korumak amacıyla İslam ülkelerini tek tek zayıf düşürmek ve kaosa sürüklemek için yaptıkları düşmanca oyun ve saldırıları görelim. İçimizdeki ihtilafları bırakarak “Furkan Savaşı”na odaklanmalıyız. Aksi halde israil, ABD, emperyalist ve siyonist vampirler, Müslümanların ihtilaf ve birlik olmamalarının kullanarak, daha çok İslam beldesi talan ve Müslüman kanı dökmeye devam edecekler. Bazı İslam ülkeleri ile AB’nin pasif tutumu ve kiminin de katil terör şebekesi israil’i haklı gören açıklamaları insanlık vicdanı ve tarihi açısından utanç vesikasıdır. Ve bu utançla her zaman yüzleşmek zorunda kalacaklardır.
Dünya Sağlık Örgütü ve AFAD’ın başlattığı ‘’Filistin’e Umut Ol’’ kampanyasının tanıtım toplantısı Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığı kampüsünde hafta sonu gerçekleşti. Filistinli kardeşlerimize destek amacıyla yapılan bu tür faaliyetlerde önemsenmeli ve desteklenmelidir.
Dünya çapında yapılan mitinglerin en büyükleri Endonezya ve Türkiye’de yapıldı. Kudüs davasını gündemde tutacak, ona fayda sağlayacak her türlü eylem ve aktivite tabi ki anlamlıdır. Bunları küçümsemek, farklı manalar yüklemek ve farklı suçlamalar yapmak yanlıştır. Birbirimizi suçlamayı ve birbirimizle uğraşmayı bırakalım da sadece ana meselemiz olan “Kudüs davasına” odaklanalım. Bu anlamda Cuma günü İstanbul Yenikapı’da yapılan büyük Mitingde, Batman’da HÜDA PAR’ın yaptığı mitingde ve Diyarbakır’da Başbakan Binali Yıldırım’ın katıldığı mitingde çok önemlidir. Hepsini önemsiyor ve destekliyoruz. Yalnız sadece meselenin miting yapmakla, slogan atmakla çözülmeyeceğini de biliyoruz. Onun için mitingler, basın açıklamaları vs. ile konuyu sürekli olarak gündemde tutup, Müslüman halklar olarak; Kudüs kamil anlamda özgürleşip, siyonistlerden temizleninceye kadar harekete geçmelerini temin için hükümetlerimize baskı yapmaya devam edeceğiz inşallah.
Yenikapı mitinginin İİT Zirvesi günü yapılması ve oraya katılan İslam ülkesi liderlerinin de mitinge katılması gerçekten dünyaya güzel bir mesaj oldu.
Batman mitingine gelirsek: Ramazan ayı ve aşırı sıcağa rağmen “Kudüs İslam’ındır” mitingi görülmeye değerdi. HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gerçekten güzel ve dolu dolu bir konuşma yaparak, önemli tespitler ve çözüm önerilerinde bulundu.
Filistinlilere yapılanları soykırım olarak niteleyen Yapıcıoğlu, “…Şu anda yürürlükte bulunan kanunlara göre dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir suç işlenirse Türkiye’de onlar hakkında dava açılabilir. Hangi suçlar? İnsanlığa karşı suçlar, soykırım suçları. Siyonistlerin Filistinli kardeşlerimize yaptığı soykırımdır ve insanlığa karşı suçtur. Soruşturma için savcıların Adalet Bakanlığından izni lazım. Buradan Adalet Bakanına sesleniyorum; biz buradan meydanlara çıkıp slogan atarız. Bizim elimizden bu gelir. Siz yetkili bir makamdasınız. Siz ilişkilerimiz bozulacak diye bu izni vermemezlik etmeyin. Bu izni verin ve siyonist çetenin elebaşlarıyla ilgili soruşturma açılsın. Onlar etraflarına ördükleri duvarların dışına çıkmaya korksunlar.” diye konuştu. Yapıcıoğlu, açılacak bu davaların akıbetinin Mavi Marmara davası gibi olmaması uyarısında da bulundu. Yapıcıoğlu’nun konuşmasını dinlemeyenlerin internetten bulup dinlemelerini önemle tavsiye ediyorum.
Aynı mitingde HÜDA PAR GİK üyesi Mahmut Kılınç’ın muhteşem sunumu ve tespitleri de mitinge damga vurdu. Hele R4bia’ya getirdiği yeni tarif çok konuşulacak gibi görünüyor. Kılınç, “Bizim Rabiamız” budur diyerek şöyle dedi:
*Tek devlet: İslam devleti
*Tek bayrak: Kelime-i Tevhid bayrağı
*Tek Lider: Hz Muhammed (sav)
*Tek Millet: Hz İbrahim milleti olan İslam milleti
Selam ve dua ile…