Milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini geride bıraktığımız bu günlerde bir hayli karmaşık durumlar mevcut her kesimden. Karmaşık durumlar her kesimde mevcut olunca daha birçok dikkatler çekiliyor. Seçim sonucunda en çok dikkatleri çeken parti ise Türkiye geneli seçime ilk defa giren HÜDA PAR oldu. Neden mi?
- Seçime girme yeterliliği olan partilere seçimin daha güvenli ve sorunsuz geçmesi adına tüm partilere görüşme teklifi götüren tek parti.
- Partilerin hiç birine düşmanca bakmayıp sadece siyasi rakip olarak gören ve ona göre davranan ender bir parti.
- Siyaset denilince akla gelen kötü izlenimleri kıt imkanlarla temizlemeye çalışan, “Dürüst siyaset, Gerçek Adalet” şiarıyla yola çıkıp siyasetin de daha temiz ve dürüst olabileceğini halka kanıtladılar.
- Referansı İslam olan tek parti olduğu halde, dini söylemleri partiye alet etmeyip, partiyi dini söylemleri aktarmak niçin araç kılan pak bir parti.
- Seçime giren partiler arasında en çok itidalli davranmaya çalışıp, özgüven ile konuşabilecek kadar kendine güvenen, yalanı kendinden ırak edip, doğrulara sarılan seçkin adaylar topluluğu bir parti.
.... Ve daha niceleri...
Bu seçenekler rahatlıkla çoğaltılabilir ama bize ayrılan yer de bu köşe olduğu için uzatmıyorum.
Peki, tüm bu seçeneklere rağmen, Hüda Par kazandı mı? Ya da Hüda Par ne zaman kazanacak?
Bu sorulara İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin başından geçen bir kıssayı aktardıktan sonra cevap vereceğim. Buyurun:
“İmam-ı Azam ilmi faaliyetleri yanında ticaretle de meşgul olurdu. Bu sebeple de kendisi Bağdat’ın zenginlerindendi. Onun ticari işleri hiçbir zaman ilim öğrenmesine ve öğretmesine engel olmamıştı. Bir gün ders verdiği sırada bir adam mescidin kapısından nefes nefese olduğu halde seslendi:
-Ya İmam! Ticaret mallarınızın yüklü olduğu gemi batmış... İmam bir müddet tefekkürden sonra:
-Elhamdülillah, dedi. Bir müddet sonra aynı adam yeniden gelip bu sefer güler yüzle haber verdi:
-Ya İmam! Biraz önce yanlış haber vermişim. Mallarınızın olduğu gemi batmamış, dedi. İmam bu yeni habere de biraz tefekkürden sonra:
-Elhamdülillah, diyerek karşılık verdi.
Ders okuyan talebeler her iki habere de “Elhamdülillah” diye karşılık verilmesinden hayrete düştüler ve bunun sebebini sordular. İmam-ı Azam şöyle açıkladı:
-Ticaret mallarımın olduğu geminin battığı haberi gelince iç alemimi, kalbimi şöyle bir yokladım, dünya malının yok olmasından ve elden çıkmasından dolayı en küçük bir üzüntü yoktu. Bu sebeple Allah’a hamdettim. Geminin batmadığı haberi gelince yine kalbimi yokladım ve dünya malına kavuşmaktan dolayı kalbimde bir sevinç hissetmedim. Gönlümde dünya muhabbeti olmadığı için de tekrar Rabbime hamdettim.”
Kıssa böyle. Gel gelelim sorularımızın cevabına. HÜDA PAR kazandı mı? Kesinlikle kazandı. Türkiye geneli oylarını %200 artırma başarısı gösterdi. Peki, ikinci sorunun cevabı HÜDA PAR nasıl daha çok kazanacak?
HÜDA PAR tabanını dindar bir kitle oluşturuyor. Bu kitle de çalıştığı her işte mükaafatını sadece Allah’tan bekliyor. Kimseden herhangi bir maddiyat da beklemiyor. Sonuç bu olunca demem o ki, bazı üyelerinin beklentileri çok yüksek olduğu için kendilerini başarısız olarak görüyorlar. Tabi beklenti yüksek olunca, sonuç da sıkıntı olmuş durumdadır.
Şimdi İmam’ın kıssasından ders almak icap ediyorsa şöyle diyebiliriz. Ne zaman ki HÜDA PAR tabanı sabah akşam demeden çalışıp, çabaladıktan sonra seçime girerse ve o seçim sonucunda HÜDA PAR tek bir oy dahi verilmediği vakit ile iktidar olduğu bir seçim arasında bir fark gözetmeden her iki sonuca da “Elhamdülillah” derse o zaman HÜDA PAR ve HÜDA PAR'lılar kazanmıştır. Madem niyet rıza-i İlahidir, o zaman ne bu gam ne bu keder...
Üstad Necip Fazıl ile noktayı koyayım.
Duysun tüm dünya!
Duysun şimdi,
Yeter artık diyen
Masumların sesini.
Bitsin bu esaret!
Hadi ayağa kalk
Bitsin bu hasret.
Surda bir gedik açtık
Mukaddes mi mukaddes
Ey kahpe rüzgar
Artık ne yandan esersen es…
Esen kalın.