Önceki hafta ABD’li papaz kılıklı casus Andrew Craig Brunson üzerinden ABD yönetiminin küstah tavırları ve doların hızla artması operasyonu sonrası, geçtiğimiz haftada ABD Hazine Bakanlığı, casus papaz Brunson'ın tutukluluğu gerekçesiyle Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya karşı yaptırım kararı aldı.
Geçen haftaki yazımda meselenin sadece casus papaz Brunson meselesi olmadığını irdelemiştim. ABD yönetiminin iki bakan hakkında aldığı bu karar gösteriyor ki; ABD’nin ajandasında farklı planlar var.
ABD’nin sömürgesi zannettiği ve tehditlerle yönlendirmeye çalıştığı tavra doğal olarak büyük tepki geldi. Başta yaptırım kararı verilen bakanlar olmak üzere hükümet, muhalefet ve kamuoyundan sert cevaplar geldi.
Bu arada Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak NTV canlı yayınında belki de dövizin daha fazla yükselmemesi korkusuyla tuhaf ve talihsiz açıklamalar yaparak; “…Aynı evin içinde iki kardeş bile, 40 yıllık karı koca eşler bile her konuda anlaşamıyorlar. Bazen tartışıyorlar, sonra anlaşıyorlar…” demesi büyük tepki aldı.
Tabi herkes Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne diyeceğini merak ediyordu. Üç gün boyunca konuyla ilgili açıklama yapmayan Erdoğan, Cumartesi günü AK Parti Kadın Kolları 5. Olağan Kongresi'nde ABD'nin içişleri ve adalet bakanlarının Türkiye'deki mal varlıklarını donduracaklarını açıkladı. Muhtemelen meselenin suhuletle çözülmesini bekleyen Erdoğan ABD’nin tavrını devam ettirdiğini görünce beklenen açıklamayı yaptı.
Artık ABD ve batılı emperyalist devletler kartlarını açık oynayıp düşmanlıklarının aşikar bir şekilde ortaya koymaya başladılar. Zaten hiçbir zaman dost olmadılar, olmazlarda. Zamanla bizi yönetenler ve ABD ile emperyalistlerin devşirdiği “etki ajanları” yıllarca batıyı bize dost ve müttefik olarak göstermeye çalıştılar. Oysa emperyalistler için sadece çıkarları ve esiri oldukları haçlı zihniyetleri vardır. Hiçbir zaman Müslümanları dost ve müttefik olarak görmezler.
Bu ülkeler, sürekli olarak İslam ülkelerinde kaos ve kargaşa yaratmak için her planı uyguluyorlar. Ve her daim kritik zamanlarda düşmanlıklarını ortaya koyuyorlar. Konuyu Türkiye üzerinden ele aldığımızda dahi: 1974 Kıbrıs harekâtında ABD ambargo uygulamadı mı? Bütün askeri darbelerin arkasında ABD ve emperyalist devlet olmadı mı? 12 Eylül darbesinde, “bizim çocuklar başardı” demediler mi? 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi ABD eliyle olmadı mı? 28 Şubat kimin talimat ve desteğiyle oldu? Irak ve Suriye’de kendilerinin kurdurduğu kukla örgütler eliyle milyonlarca Müslümanın ölümüne veya muhacir olmalarına sebep olmadılar mı? Kendi kurdukları DEAŞ gibi örgütleri taşeron olarak kullandıktan sonra onunla mücadele ediyorum diye Türkiye’nin Güney sınırını PKK/PYD’ye teslim etmedi mi? Binlerce tır silah vermedi mi? Üstelik bunları gizli değil açık açık yaptı.
Şimdi bütün bu mel’un plan ve eylemleri yapanlar eğer dost ve müttefikse, o halde düşman ne yapar diye sormak lazım. Ne büyük şeytan ABD, ne de küçük şeytan olan diğer emperyalist ülkeler hiçbir zaman Müslümanlara; Türk, Kürt, Arap fark etmez dost olmazlar. Çıkarları için kullanmaya çalışırlar, işleri bitince de köşeye atarlar. Şunu anlayım ki; ne şeytandan, ne de şeytanın yolundan giden güçlerden bir hayır ve dostluk gelir.
Büyük Şeytan ABD’nin, yapmadığı hainlik ve düşmanlık kalmadığı halde hala “müttefik” ve “stratejik ortak” denilmesi ve diplomatik ilişkinin kurtarılmak istenmesini anlamak mümkün değildir. Adamlar açık açık düşmanlık yaparken ve coğrafyamızı parçalamak için meramlarını açıkça ortaya koyarken, biz saflık politikası ile hareket edemeyiz. ABD’nin bu küstahlığına karşı onları zor duruma sokacak ve bir daha böyle bir küstahlığa tevessül edemeyeceği adımlar atmalıyız. Bu anlamda darbelerde aktif rol alan İncirlik ve ABD’nin diğer üsleri derhal kapatılmalıdır.
Bu olay bir kez daha bize gösterdi ki; ABD ve diğer emperyalistler dost değil, asıl düşmanlarımızdır. Ülke olarak (ihanet geni taşıyanlar hariç) tüm renklerimizle ABD küstahlığına karşı dik duralım ve bu dik duruştan hiçbir şekilde geri adım atmayalım. ABD ve sömürgeci güçler dünya düzeninin değiştiğini anlasınlar. Wesselam…