İslam’ın iki bayramından biri olan Mübarek Kurban Bayramına girmenin sevincini yaşıyoruz.
Manası yakınlaşma olan Kurban Bayramı ve bayramlarımız insanları kaynaştırıp dost ve muhabbet meclislerinin kurulma vesilelerinden biridir. Aile büyükleri, akraba, dost ve komşular ziyaret edilerek bir araya gelme fırsatı oluşturur. Bu açıdan bakıldığında bayramlar sıla-i rahim için birer ganimettir. Ancak son zamanlarda bayramlar özünden uzaklaştırılarak tatil takvimi için özendirilmeye ve dayatılmaya başlandı. Bu yetmezmiş gibi “bayram fırsatları” ve “bayram kredisi” gibi bayramın ruhuna aykırı ve İslam inancını sabote eden söylemler özendirilmeye çalışılıyor. Bu anlayış; dinimizin lütfu olan bayramların dini birer hikmet, muhabbet ve rahmet kaynağı yönünü unutturarak, tamamıyla turizm ve tüketim festivaline çevirme oyunudur.
Bizlerde bu plan ve desiselere karşın, bayramları inanç ve geleneklerimize uygun olarak aile büyüklerimiz ve dostlarımızla geçirmeli ve muhabbet ile sevgi halkaları oluşturmalıyız. Bütün dost, akraba ve komşuları bire bir ziyaret ederek; yüz yüze iletişim ile muhabbetle kucaklaşmalıyız. Böylece aramızda sevgi ve kardeşlik bağlarının güçlenmesini sağlamış oluruz. Telefon, mesaj vb. sanal iletişimler yerine, fıtrata uygun, samimiyet ve dostluğu artıracak birebir ziyaret ile bayramı kutlamalıyız.
Bayramda şeker ve yemek ikramı gibi şekli yönler yerine aramızdaki kardeşlik, akrabalık ve muhabbeti öne çıkaracak sohbet, ziyaretleşme, güler yüz ve kucaklaşmayı öne çıkarmalıyız. Uzakta olan tanıdık ve dostlarımızı da, gitmek mümkün olmadığından telefon vb. iletişim araçlarını kullanarak sevindirmeliyiz. Ancak aynı şehirde olanların mutlaka yanlarına giderek muhabbet kapılarını açmalı ve dualarını almalıyız.
Bayramların en güzel yönlerinden birisi de; tanısın-tanımasın müminlerin birbirleri ile sarılma, tokalaşma ve kucaklaşma ile bayramlaşması, bayramlarını kutlaması ve tebrikleşmesidir.
Bayramların diğer bir yönü de; bayramda şahlanan yardımlaşma ve hediyeleşme ruhunun dünyadan göçüp kabirlerinde bir Fatiha bekleyenlere kadar uzanır. Arefe ve bayram günü vefat eden yakınlarımız ve büyüklerimizin kabirlerini ziyaret ederek; ruhlarına Kur'an, Yasin’ler Fatiha’lar ve dualar okumalıyız.
Aynı şekilde şehrimizde veya bölgemizde yaşayan Alimlerimizi ziyaret ederek hayır dualarını almalı ve onları yalnız bırakmamalıyız. Yine üzerimizde hakkı olan büyüklerimizi de ihmal etmemeliyiz.
Bayramlarda en çokta çocukları sevindirmeli ve bayramları onlara seviyelerine göre anlatmalı ve hayatlarına yön verecek izler bırakmasını sağlamalıyız. Çocuklarımızı aile büyüklerimizin yanına götürerek, bu güzellikleri yaşamalarını sağlamalıyız. Çocuklara imkanlar ölçüsünde elbise vs. alımı bayrama denk getirilmeli ve harçlık verilmelidir. Ancak sigara vb. kötü alışkanlıklardan da onları korumalıyız.
Kurban denince hüzünlenmemize sebep olan; Kurban Bayramında kurban eti dağıtırken vahşice şehid edilen Yasin Börü ve arkadaşlarını unutmak mümkün mü? O günden beri onlar adına düzenlenen “Yasin Börü'nün ulaştıramadığı kurban etini siz ulaştırın” kampanyasına destek verelim, ancak kimseyi kandan beslenenlere kurban vermeyelim.
Son olarak! Bayram sevincimizi muhabbetle yaşayalım. Lakin İslam coğrafyasında Müslümanlara yaşatılan zulmü ve orada yaşayanların acılarını, sıkıntılarını da yüreklerimizde hissedelim. Hiç değilse en azından onlar için dualarımızı esirgemeyelim. İslam düşmanlarının coğrafyamıza dönük son zamanlarda artan saldırı ve planlarına karşı teyakkuzda olalım. Unutmayalım ki; bizler ALLAH’ın ipine (dinine) sarıldığımız sürece düşmanın planları her daim akim kalacaktır.
Selam ve dua ile hayırlı bayramlar...