Geçen hafta yazmış olduğum “Anız sorunu ne zaman bitecek?” başlıklı yazıya, sorunun devam etmesi ve okurlardan gelen talep üzerine devam ediyoruz. Maalesef sorun çözülmedi ve anız yakılması ile belli mahallerde mukim hemşehrilerimiz nefes alamadıklarını belirterek, sorunun bir an önce çözülmesini talep ettiler. Nasıl bir memlekette yaşıyoruz ki; ALLAH’ın en büyük nimetlerinden olan bir nefes sıhhate bile hasret kalıyoruz.
Konuyla ilgili tek olumlu gelişme diyebileceğimiz açıklama geçtiğimiz cuma günü valilikte yapılan mahalle muhtarları toplantısında Vali Ahmet Deniz’den geldi. Vali Deniz, Batman'ın, çevre illerde yaşanan anız yangınlarına maruz kaldığını belirterek, bunun önlenmesi için gerekli girişimlerde bulunduklarını söyledi.
Bazı okurlarımızda rafineriden de anız gibi şikayetçi oldular. Bu konu hakkında elimizde net bir bilgi olmadığından konuyu yetkililere ve çevrecilere havale ederek, bu kadarıyla iktifa ediyoruz.
Her yıl bu mevsimde yaşanan anız sorununun artık şehrimizin gündeminden kalıcı olarak çıkması için yetkililerin sonuç alıcı çözümler üretmelerini bekliyoruz.
Anız yangınlarını sorunu, insan ve çevre sağlığına verdiği zararı konuştuğumuz bir dönemde birileri de çok önemli bir iş yapıyorlarmış havasında, toplumumuzu ve gençlerimizi inanç, örf ve değerlerinden uzaklaştıracak adımları hayata geçirme gafletinde bulunuyor.
Yüzyıllardır ifsad ve dinden uzaklaştırma projeleri; çağdaşlık, batıcılık, milliyetçilik adıyla gençlerimize süslü gösterilerek, nesillerimiz İslam’dan ve İslam Medeniyeti’nden uzaklaştırıldı. Batılılar, İslam toplumunu kendilerine benzetmek için bu yozlaştırma faaliyetlerine değişik isimler adı altında devam etmeye, ümmetin evlatları da maalesef bu tuzağa düşmeye devam ediyor.
Bu yozlaştırma adımları bilinçli bir şekilde artırılarak; sevgililer günü, anneler günü, babalar günü, yılbaşı, konser, sanat gibi kandırmaca adlarla yozlaşma kültürü aramızda yaygınlaştırılmaya ve nesillerimiz manevi olarak yok edilmek isteniyor.
Şimdi hangi amaca hizmet ettiği meçhul, Batman Belediyesi’nin sözde kültür ve sanat etkinlikleri kapsamında açık hava konserlerine başlandı. Anız ile sağlıklı nefes almamız engellenirken, en az anız kadar tehlikeli yozlaşma faaliyetleri ile maneviyatımız ve nesillerimiz zehirleniyor. Yetkililer bu sözde programlarla ne amaçlıyorlar anlamak mümkün değildir. Geçmiş yönetim zamanında yapılan bu ifsad faaliyetlerinin bir amaca matuf olarak planlı yapıldığını biliyor ve karşı çıkıyorduk. Peki, şimdiki yönetim fiziki olarak yaptığı iyi ve takdir edilen hizmetlerinin yanında konser vb. sözde etkinliklerle neyi amaçlamaktadır? Geçen yılda Ramazan ayında da “Ramazan Şenlikleri”nde sihirbaz oynatma gafletinden dönen belediye yönetimi; yüklü paralarla sözde sanatçılara konser verdirerek, halkın parasını çarçur etmesi bir yana; toplum olarak en çok ihtiyaç duyduğumuz maneviyatımıza darbe vuran projelerle nereye varmak istiyor? Unutmayın beyler! Necaset necasetle temizlenmez. Necaset ancak tahir olan manevi projelerle ortadan kaldırılabilir. Bu yozlaşma adımlarını gördüğümüzde manevi olarak aslında yönetimde pekte bir şey değişmediğini görüyoruz.
Yozlaşma projeleri ve adımlarının bir diğer etkisi de artan boşanmalarda kendini gösteriyor. Aileyi ortadan kaldırma yasası olan 6284 sayılı sözde “Aileyi koruma kanunu” sayesinde hem boşanmalar arttı, hem de sorunlar ve şiddet katlandı. Geçen günlerde ziyaret ettiğim bir kurum müdürü, dikkatini çeken bir tespitini bizimle paylaştı. Son zamanlarda Batman’da 2-3 çocuklu genç kadınların boşandıklarını ve bu rakamın ürkütücü boyutta olduğunu söyledi. Bir taraftan nafaka, bir taraftan devletten alınan dulluk maaşı ile sözde kadın dernek ve kurumlarından taktik alarak bu yola tevessül edenlerde ciddi artış var. Bu kötülüğü kadınlara, çocuklarımıza, aileye ve topluma yapanlar yarın nasıl hesap vereceklerini düşünüyorlar mı acaba? Onların bilinçli ve planlı olarak yaptığı bu ihanet karşısında hangi toprak onların günahını taşıyacakta kabul edecek, bir düşünsünler?
Bizler toplum olarak yozlaşma projelerine ve oyunlara karşı uyanık olalım ve projelerin figüranı olmaktan sakınalım da, farkında olmadan şeytanın adımlarına uymayalım. Anızlarla ciğerlerimizi, konser yangınlarıyla da kalplerimizi ve nesillerimizi zehirlemeyelim.
Selam ve dua ile…