Emperyalizmin ve demokrasinin beşiği AB ülkelerine sığınan 96.465 mülteci çocuk kayboldu. Çocukların nerede olduğuna dair hiçbir bilgi ve belge yok. Adeta yer yarıldı yerin içine girdiler.
Tarihin hiçbir döneminde çocuklar, günümüzdeki kadar şiddete, tecavüze ve mağduriyete uğramadılar. Tarihin hiçbir döneminde çocuklar, bu günkü kadar özgürlük ve demokrasi adına katledilmediler ve akıl almaz zulümlere uğramadılar.
Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi’nin (UHİM) 2018 yılında hazırladığı “AB Ülkelerinde, Mülteci Çocukların Yaşadığı Hak İhlalleri” ni inceledi. Hazırladığı raporda;
Demokrasi, özgürlük ve insan hakları söylemlerini dillerinden düşürmeyen demokratik Batılı devletlerin korumasız ve kimsesiz mülteci çocuklara bile acımadığını çarpıcı bir şekilde gözler
önüne seriyor.
AB ülkelerine 2015 yılında, yanında herhangi bir yakını olmadan sığınma başvurusu yapan akabinde de kayıplara karışan çocuk sayısı 96.465’tir.
Dünyaya modernizm ve medeniyet(!) ihraç eden, demokrasinin beşiği Avrupa çocuk kurbanlarının merkezine dönüştü. Savunmasız ve kayıp mülteci çocukların bataklığında boğulmakta.
Emperyalist demokratik Batılı küresel eşkıyalar sebebiyle dünyada, her yıl yaşanan savaşlar, işgaller, baskılar ve yoksulluk gibi sebeplerden dolayı, milyonlarca insan vatanlarını terk ederek daha güvenli gördükleri ülkelere sığınmaya çalışmaktalar.
Ülkelerini terk etmek zorunda kalan insan sayısı 2008 yılında 42 milyon iken, 2018 yılında bu rakam 70 milyona ulaşmıştır. Bu 70 milyonun yalnızca 22.5 milyonu mülteci statüsüne sahiptir.
Demokratik Batı yönetimlerin yönlendirdiği ve etkilediği dünyamızda, mültecilik, hak ihlalleri, yoksulluk en çok, toplumların en savunmasız kesimi olan çocukları etkilemektedir.
Yine 2015 yılında Avrupa’ya botlarla ulaşmaya çalışan 1 milyonun üzerinde mültecinin 3.771’i boğularak can vermiştir. 2016 yılında bu rakam 5.096 olurken, 2017 yılında 3.139 olarak kayıtlara geçmiştir. 2016 senesinde Avrupa’ya gelen 100.000’i aşkın mülteci ve göçmen çocuğun yaklaşık 33.800’ünün yanında herhangi bir yakını yoktu.
Avrupa Polis Örgütü Europol’ ün 2016 senesinde yaptığı bir çalışmadan elde edilen verilere göre son 2 yıl içerisinde 10 binin üzerinde çocuk, AB ülkelerine geldikten sonra kaybolmuştur.
Almanya’ya sığınma talebinde bulunan 350.000’den fazla çocuk güvenli olmayan ve aşırı kalabalık barınaklarda aylardır bekletilmekte ve insanlık dışı muamelelere maruz kalmakta.
İnsan hakları söylemlerinde mangalda kül bırakmayan, dünyayı kan ve gözyaşına boğan emperyalist, demokratik Batı medeniyeti şimdi de bir vampir gibi mülteci çocukların kanını emiyor.
Raporda Batı ülkelerine kaçmaya çalışan kendilerini bile korumaktan aciz olan mülteci çocukların % 75’ inden fazlası cinsel istismara maruz kalıyor, sapkınların ağına düşüyor. Çocukların büyük bir kısmı kötü muameleye tabi tutuluyor, aşağılanıyor ve ötekileştirmeye maruz bırakılıyor. Bir zulümden kaçarken yine başka bir zulmün pençesine düşüyor.
Mülteci çocukların daha iyi bir yaşam umuduyla geldikleri Avrupa’da yaşadıkları kâbusun katlanarak devam ettiği gözlenmiştir. Avrupalı yetkililerin ilgisizliği sebebiyle mülteci çocuklar; insan kaçakçılarının, fuhuş çetelerinin ve organ tüccarlarının açık hedefi haline gelmiştir.
Şiddet, cinsel istismar, kötü muamele ve benzeri sömürü yöntemleriyle karşı karşıya kalan çocuklar da ruhsal ve bedensel hasarlar oluşmakta.
Çocukların şiddet görmesi, sömürülmesi ve geleceklerinin çalınması dünyanın en önemli sosyal ve toplumsal sorunlarından biridir.
Her şeyi metalaştıran demokratik batı dünyası, çocuk ticaretini ve çocuk hakları ihlallerini maalesef bir sorun olarak görmüyor.
Yeri geldiğinde çocuk hakları kutsallığından dem vuran demokratik Batı medeniyeti (!) kimsesiz ve savunmasız mülteci çocukların hak ihlallerine açıkça göz yumuyor.
Her şeyin parasallaştığı, çocuklarımızın geleceklerinin heder edildiği, kaybolduğu ve para karşılığı satıldığı bir dünyada adaletten, haktan, hukuktan ve barıştan bahsedebilir miyiz?