Belediyeler, belediye sınırları içinde yaşayan vatandaşa hizmet etmek için kurulmuştur. Belediyenin asıl görevi vatandaşı memnun etmektir. Halk, belediye başkanını kendisine hizmet etsin diye mi seçiyor? Yoksa başka amaçları mı var. Oy verirken hangi amaçla oy veriyoruz? Onu sorgulamamız lazımdır.
Önce kriterlerimizi ve kaygılarımızı belirlemeliyiz. Biz, yöneticilerimizi, belediye başkanımızı ve meclis üyelerimizi seçerken neyi amaçlıyoruz. Halkın menfaatini mi yoksa şahsımızı mı düşünüyoruz?
Seçim zamanında adaylar, yanımıza geldiklerinde biz onlardan ne istiyoruz? Oğlumu işe koyacaksın. Bana ihale vereceksin. Benim isteklerimi yerine getireceksin. Her şahıs, adaydan iş isterse bu istek yerine getirilebilir mi? Hayır. Aday bunu yerine getiremeyeceğini bildiği halde tamam diyor. Yani halkı kandırıyor. Halka yalan söylüyor. Söz veriyor. Sözünü yerine getiremiyor. Söz verdiğinde yerine getirmez. Emanete hiyanet eder. Bunlar kimin özellikleridir? Hepimiz biliyoruz. Bu özellikler kendisinde olandan ne beklenir! Veya ne bekliyorsunuz?
O zaman biz seçmen olarak önce kendimizi sorgulayalım. Belediye başkanından ne bekliyoruz. Çocuklarımızı işe koymayı mı yoksa hizmet mi? Hizmet için toplu olarak veya fert olarak kaç sefer belediye başkanına gittik! Peki şahsi işimiz için ne yaptık? Yöneticilerimizin dürüst ve hizmet ehli olması için biz dürüst olmalıyız. “Nasılsanız öyle yönetilirsiniz.” Yani toplum olarak dürüst değiliz. Hangi esnaftan, alınmamış bir milyonluk malın faturası istenirse vermez. % 1 vermem, haramdır der. Diğeri tamam KDV bana kalsa yeterlidir der. Bu esnaf dürüstlük ve hizmet istiyor. Hizmet için gelen parayı faturalandırdın. Biri parayısenin faturandan yedi. Memura teklif et bir paket sigara veya bir yemeğe resmi işlemleri hazırlar, yani ahreti çok ucuza satıyoruz. Ben halkın malını kimseye yedirtmem diyen idareciye, başta akrabaları, esnaf ve müteahhitler düşman olur. Derse geç giren öğretmen uyarılırsa idareye tavır alır. Bedavaya ek ders yazılırsa sevinir.
Her şeyden önce adaylarımızı belirlerken ölçülerimiz olmalı. Belediye başkan adayı ve meclis üyeleri müteahhit olmayacak. Bunlar iş hayatlarında hırsızlık yapmışlardır. Yol yapmışlardır. 20 cm olması gerek beton asfaltı 6 cm kalınlığında toprak yola dökmüşler. Bina yapmışlar. Çimentodan, demirden, boyadan, kapıdan çalmışlardır. En kötü malzemeyi kullanmışlar. Hesap yaparken en iyi malzemenin fiyatını hesaplamış, yaparken en kötü malzemeyi kullanmış. Bunlar halka haindirler. Bunlar hizmet ehli değil, çalma ve kandırma ehlidirler. Bunlar kasanın başına geçseler kasaya boşaltırlar.
Bunlar büyük esnaflardan da olmayacaklar. Bunların işi ihalelere girmektir. İhaleler rüşvetle döner.
Belediye başkan adayı, dürüst, etrafı dürüst, ailesi dürüst, haramdan kaçan, maaşı ile geçimini yapan olmalı. Bulunamıyorsa buna yakın olmalı.
Belediye meclis üyeleri: 5 imam, 5 öğretmen, 5 muhtar, 5 esnaftan seçilmeli. Memurlar memurluklarına devam etmelidir. Alınacak işçiler ya sınavla ya da kura ile alınmalıdır.
Son olarak şunu söyleyeyim: belediyenin aslı görevi halka hizmet etmeli ve şehri modern, yaşayabilecek hale getirmeye çalışmalıdır. Yani belediye başkanı yapması gerekenleri yaparken ben hizmet ediyorum diyemez. Zaten işi odur. İşi olmadığı halde neler yapmış. O şehrin zenginlerini bir araya getirip fabrika mı açtırmış? Üniversiteye giden öğrencilerine harçlık mı vermiş. Üniversiteye servis mi göndermiş? Taziye evlerine yemek mi göndermiş? Planlı – proğramlı siteler yapıp ucuz fiyata halka ev mi satmış?
Belediye başkanı, görevleri arasında olmayan hizmetleri halka yapmışsa başarılıdır. Ama yapması gerekeni yaparken övünüyorsa yanlıştır. Daha öncekiler bir şey yapmadıkları için bunların ki önem kazanıyor.
Dürüst olalım ki dürüstler bizi yönetsin. Yalancı ve hırsız olursak yalancı ve hırsızlar bizi yönetir.
Dürüstlerle beraber olalım…