“ Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.” 4.ayet
Yani o muttakiler nasıl sana indirilen kitaba inanıyorlarsa senden önce indirilen kitaplara da aynen iman ediyorlar. Muttakiler, sana indirilen kitabın Allah katından indirildiğine, onun içeriğine göre amel etmek gerektiğine inanıyorlar ve senin diğer peygamberlerin bir devamı olduğunu, onların başlatmış olduğu İslam davasının topluma yayılması görevine senin devam ettiğini ve sana indirilen Kuranı Kerim'in diğer kitapların bir devamı olduğunu ama diğer kitaplar daha önceden ümmetleri tarafından tahrif edildiğinden dolayı onların hükmünün kalmadığını, Kuran'ın ise hükmünü devamlı olacağına inanırız. Müttakiler hem sana indirilene hem de senden önce indirilene iman ederler,
Bizler daha önceden indirilmiş olan kitaplara iman ediyoruz. Ama onlar takipçileri tarafından değiştirildiğinden dolayı biz onların içeriklerinden istifade edemiyoruz. Çünkü onlar Allah'ın ayetleri midirler yoksa sonradan tahrif mi edilmişler? Biz onu kesin bilmediğimizden dolayı biz sadece iman ediyoruz. Ama uygulama noktasına biz karışmayız.
İslam alimleri, Kuranı Kerim'in üzerinde, peygamberimizin hadisleri üzerinde ta eskiden günümüze kadar çalışmalar yapmışlardır. Allah'ın rızasını kazanıp toplumu bilgilendirme noktasında hizmetleri olmuştur. Yani biz bu alimlerin yapmış olduğu çalışmaları takdir etmeliyiz. Onları kabul etmeliyiz ve onlardan istifade etmenin yollarını aramalıyız. Yani biz bir Alime bağlanıp diğer alimleri ret etme hatasına düşmemeliyiz. Nasıl biz Hz. Adem'den Hz Muhammed'e (sav) kadar süren Peygamberlerin hepsine de iman ediyorsak ve biz onların Kuranı Kerim'de anlatılan kıssalarından, hikayelerinden, mesajlarından ders alıp onu kendi hayatımızda tatbik etmeye çalışıyorsak, İslam alimlerinin de yapmış olduğu bu hizmetleri takdir etmeliyiz. Bazılarının elinden tutup bazılarını uzaklaştırmamalıyız. Bir rivayette” Ümmetimin alimleri beni İsrail peygamberleri gibidirler.” Hadisi zayıf olarak söyleniyorsa da “Âlimler peygamberlerin varisidir” (Buhari, İlim, 10) hadisi onu güçlendirmektedir. Biz hepsinden istifade etmenin çabası içinde olmalıyız. İsrailoğullarının yaptığı gibi yapamayız. Biz bütün alimlerimizi kabul edip onlardan istifade etmeye çalışmalıyız. Alimler arasını ayırmamalıyız. “ Peygamberlerin bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr etmek veya hükümlerin bir kısmını inkâr etmek veya hükümlerin bir kısmını tanımamak suretiyle dinlerini ayrı ayrı fırkalara ayırarak parçalananlar var ya, senin onlarla hiç bir ilgin yoktur. Onların cezalandırılma işi Allah’a aittir. Sonra Allah, kendilerine, dünyada yaptıklarını ahirette haber verecektir.) en’am 159.
Bizler daha önceki ümmetlerin, toplulukların yaptığı gibi yapamayız. Daha önceki topluluklar sadece kendi peygamberlerine iman ediyorlardı. Onun dışında diğer peygamberlerden uzak duruyorlardı. Ama ümmet bütün peygamberlere İman ediyor. Onların getirmiş olduğu bütün kitaplara da iman ediyor ve Hz Muhammed (sav) getirmiş olduğu kitaba İman ediyor. Onu kendine uygulayıcı olarak, rehber olarak kabul ediyor.
Biz de alimlerimiz arasına fark koyamayız. Bazılarından daha fazla istifade edebiliriz ama diğerlerine de değer vermeliyiz. Ve bizde alimlerimizi bu şekilde görmeliyiz. Bazı alimler bir konu üzerinde yoğunlaşmış bazıları da başka konu üzerinde yoğunlaşmıştır. Biz bir bütün olarak görmaliyiz. Yani alimlerimizin bir kısmına inanıp bir kısmını kendimizden uzak tutamayız. Bir kısmını reddetme gafletine düşmemeliyiz. Bir alimin tefsirine, eserlerine yapışıyoruz, diğer alimin eserinden uzak tutuyoruz. Hatta Kur’an’ı bile okumaya zaman bulmuyorlar.
İşte bu şekilde davrananlar yani gaybe iman edenler, namazlarını dosdoğru kılanlar, kendine rızık olarak verilen şeylerden İnfak edenler, önceki kitaplara, önceki indirilenlere iman ederler. Ve Peygamberimize indirilene iman ederler. İşte bu şekilde davrananlar bir hak üzerindedirler. Allah'tan bir Hidayet üzerindedirler. Ve bunlar murada ermişlerdir. Bunlar kurtuluşa erenlerdir. Artık bunların dışında kurtuluşa ermek olmaz.