El Bakara: 17 “ Onların durumu (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna benzer. Ateş tam çevresini aydınlattığı sırada Allah ışıklarını yok ediverir de onları göremez bir şekilde karanlıklar İçinde bırakıverir. “
Bunlar önce İman etmişler. Tam imandan faydalanacakları zaman, imanı terkederek karanlığa sapmışlardır. Belki de iman tam kalplerine yerleşmemiş. Şüphe ile iman etmiş olabilirler. İman bir kalbe sağlam olarak girerse artık çıkmaz. Bu tiplerin kalplerinin derinliklerinde bir şüphe bulunur. Onlar bir harf üzerine iman etmişler. Eğer menfaat gelirse devam ederler eğer zarar gelirse vazgeçerler.
" insanlardan kimi de Allah'a bir yar kenarındaymış gibi ibadet eder, eğer kendisine bir iyilik gelirse ona gönlü yatışır ve eğer başına bir bela gelirse yüzüstü dönüverir. Dünyayı da ahireti de kaybeder. İşte apaçık kayıp budur." -Hacc: 11-
“Bu da, hiç şüphesiz, inandıklarından, sonra kafir olduklarındandır; derken Allah, gönüllerini mühürlemiştir; gerçekten de onlar, anlamayan bir topluluktur." -Münafıkun: 3-
Bazı ayetlerde “Allah onları dalalette bıraktı “ gibi ifadeler kullanılıyor. Sanki Allah insanı batıl yola koyuyor gibi bir izlenim oluyor. İşin aslı ise bu insanlar küfürde kalmak için ısrar ediyorlar. Kendilerine uzatılan bütün iyilik ellerini tutmuyorlar. Hatta bu elleri ısırmaya çalışıyorlar. Bazıları kısa bir süre için iman ediyorlar. Sonra küfre sapıyorlar ve küfürde isteyerek devam ediyorlar. Kalpleri öyle bir hale geliyor ki, artık bütün kötülükleri güzel olarak görüyorlar. Toplumu ifsat eden bu sanatçılar kendilerinin doğru şeyler yaptığını zannediyorlar. Eğer yanlış yolda olduklarına inansalar zaten terk ederlerdi.
El Bakara 18: “ Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) Dönmezler. "
Parmaklarını kulaklarına koymuşlar. Hakkı söylemezler. Gözlerini hakkın karşısında kapatmışlar. Dolayısıyla bunların dönmeye niyetleri yoktur. Kendi istekleri ile bu yanlış yolu seçmişler. Özellikle şunu belirtmek gerekir. Allah hiç kimseyi delalete, sapıklığa ve küfre sokmaz. İnsanlar kendi istekleri ile batıl yola giriyorlar. “Allah bozmasın. Allah bizi saptırmasın.” gibi yanlış cümleler halkın arasında yaygındır. Halbuki Allah bozmaz ve Allah saptırmaz. Bozulanlar ve sapık yola girenler insanlardır. Hem de zorla yanlış yola giriyorlar. Allah onlara nice elçiler ve kitaplar göndermiştir. Onları uyaran alimler görevlerini yapmışlardır. Ama insanlar isteyerek delalete giriyorlar. Allah, hiç kimseyi istemedikleri halde zorla hak yoluna da batıl yoluna da koymaz. İmtihanın gereği olarak insanlar kendi seçimlerini yaparlar. “ Dinde zorlama yoktur. ( yani hiç kimse iman etmesi için, dine girmesi için zorlanamaz.) Hak ile batıl birbirinden ayrılmıştır.” -El Bakara: 256-
" Deki ey insanlar, muhakkak Rabbınızdan hak size geldi. Artık kim doğru yola girerse kendi nefsi için hidayete girmiştir. Kim de delalete girse oda kendi nefsinin aleyhine girmiştir. Sen onların üzerine vekil değilsin." -Yunus: 108-
Herkes kendi arzusu ile yolunu seçer. Hiçbir şekilde Allah tarafından zorlama yapılmaz.
El Bakara: 19: “ Yahut onların durumu gökten yoğun Karanlıklar İçinde gök gürültüsü ve şimşekle sağanak halinde boşanan yağmura tutulmuş kimselerin durumu gibidir.Ölüm korkusuyla Yıldırım seslerinden parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatmıştır. “
İnsan, ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını kapatsa bile faydası olmayacak. Tehlikeler karşısında Allah'a sığınacakları yerde parmakları ile kulaklarını kapatıyorlar. Yani avcıyı gördüğü zaman kafasını kuma gömen deve kuşuna benzerler. Halbuki yaptıkları bu hareket faydasızdır. Bu durumda yapacakları tek şey Allah'a sığınmak olmalıdır. Ama Allah'ı tanımayanlar ona sığınmayı düşünmüyorlar. Ancak onu tanıyan ona sığınır. Tanımadığımız birine sığınır mıyız? Normal insanlar tehlike karşısında Allah'a sığınırlar. Fırtınaya yakalanan insanlar hemen Allah'a sığınıyorlar. Demek ki bu tür insanlar çok ahmaktırlar ki tehlike anında parmaklarını kulaklarına tıkarlar.