Toplumlarda en sağlam bağlar evlenme ile birlikte oluşur. Tarih boyunca aileler evlilik yoluyla akrabalık bağları oluşturmuşlar. Kadının eşinin akrabalarına " hami" koruyucu demişler. Akrabalıkların pekişmesi için sağlam adımların atılması gerekir.
Eski zamanlarda dost olanlar dostluklarının daha çok pekişmesi için birbirlerine kız verirlerdi. Adam ve hanımı kızlarını verirken yeni akrabalarına biz kızımızı size hizmet etsin diye size veriyoruz. Etide kemiğide sizindir. Kızlarınada" kızım sen küserek kapımıza gelme. Onlar senin yeni ailendirler. Kocan ölse bile kayınbaban senin babandır. Sen onlara kıymet ver. Sen yerini bilirsen rahat edersin." derlerdi. Şimdikiler "kızım senin odan hazırdır. Biz yatağını hazır tutuyoruz. En ufak bir sıkıntıyı çekme. Gel." derler. Dostluk ve akrabalık için uzatılan eller bir süre sonra küsme ve şikayet üzerine ayrılır. Gelin ve ailesi damadı ailesinden uzaklaştırmak için uğraşır.
Evlilik için teklif götürüldüğü zaman önceden çok samimi olan kız tarafı hemen samimiyetini bir tarafa bırakıp altın ve eşya isteme noktasında dişlerini göstermeye başlıyorlar. Damat tarafını en az yüzbin lira masrafa koyuyorlar. Eşya alımında küsmeler bile oluyor. Eşya alımında karşı tarafa ne kadar zarar versek kardır düşüncesine giriyorlar. Damadın annesi dışlanıyor. Eşya alımında konuşmasına dahi izin verilmiyor.
Damadın anne babası gelin ve annesi tarafından saf dışı ediliyor. Gelin ve annesinin ilk şartı ayrı ev oluyor. Kına, nişan ve düğün düğün salonlarında olacak. Her biri için ayrı elbiseler kiralanacak. Yani düğün salonlarına ve günlük kiralık elbise ve gelinliğe enaz yirmi bin gider. Yemek parası hariçtir. Yani düğüne giden paraların yarısından fazlası boşa gidiyor. Boşa gitmeyen geline alınan altınlardır.
Damadın ailesi düşman olarak kabul ediliyor ve fazla masrafa konulması için azami çaba sarfediliyor.
Peygamberimizin (sav) döneminde evlilikler haddinden fazla kolaylaştırılıyordu. Hiçbir imkanı olmayandamada mihir olarak Kur'andan bildiği süreleri geline öğretme karşılığında nikahları kıyılıyordu. Günümüzde ise bu durumda olan bir damat adayı kimsenin kapısına bile gidemiyor. Genç erkek ve kızlar bekar olarak evde kalmaktadırlar. Yaşı otuzun üzerinde olup bekar olan nice kızlarımız ve erkeklerimiz vardır. Bu da toplumda ahlaksızlığı yayılmasına sebep olmaktadır.
Peygamber efendimiz en fazla masraf yaptığı hanımına bir koyun keserek düğün yemeği vermiştir. Biz ise binlerce insana yemek vermeye çalışıyoruz. Toplumun içinde bulunduğu bozulmayı önlemek için evliliklerin masrafları çok azaltılmalıdır. Hele gereksiz eşyalar ve masraflardan kaçınılmalıdır. Düğün yemekleri gösteriş ve israfın merkezi olmuştur.
Bir akrabam Avrupalı bir bayanla evlendi. Gelinin babası ve annesi de gelmişlerdi. Gelinin babası yapılan masrafları ve yüzlerce insanın toplanmasını görünce " siz deli misiniz? Bu yemekler, altınlarda nedir? Herhalde paranız çoktur. Nikahlarını kıydınız. Bırakın bu gereksiz işleri" dedi. Adamlarda kolaylaştırılmış evlilikler bizde ise çok zorlaştırılmış evlilikler. Onlar yüz yıl önce kullandıkları kanunların yanlış olduğunu görüp vazgeçtiler ama çöpe atacakları yerde bize sattılar.
Biz gerçek anlamda Kur'an ve Peygamberi kendimize örnek alırsak bütün sıkıntılardan kurtuluruz.